Aydın Engin

Yumurtasız omlet, ideolojisiz işçi

21 Mayıs 2015 Perşembe

Bursa Ovası’nda önce Renault işçilerinin sesi yükseldi.
Kimileri “İnşaallah bunlarla sınırlı kalır” diye dualar etti.
Bencileyin kimileri “Bunlarla sınırlı kalmaz bu” diye umut yeşertti...
Sonra Tofaş işçilerinin sesi yükseldi. “Biz de, biz de” dediler ve Renault işçileriyle el ele tutuşup, omuz omuza verdiler...
Renault’tan yükselen ses gök gürültüsüne dönüştü. Bursa Ovası’nın otomotiv sektöründeki devlerinden Coşkunöz işçileri de saf tutunca gök gürültüsü kara ünlü Türk Metal Sendikası’nın da, otomotiv sektörünün yıllarca rahata alışmış elebaşılarının da yüreklerine korku salacak boyutlara yükseldi...
Bitmedi...
Bursa Ovası’nın oto yan sanayii devleri sıraya girdi. İlkin Mako işçileri şalter indirdi. Ardından Ototrim, Delphi, Valeo işçileri de iş bırakacaklarını ilan ettiler...
Bitmedi. SKT, DJC, Tredin, Elele işçileri de ses yükselttiler; direnişe katılacaklarını açıkladılar...
Yine bitmedi. Direniş Bursa Ovası’ndan Kocaeli’ne sıçradı. Koskoca Ford Otosan’da da işçiler şalteri aşağı bastılar. Patron tarafı karizmayı çizdirmemek için “Yedek parça sıkıntısı yüzünden üretime ara veriyoruz” dedi ama dediklerine kendileri de inanmadı...
Hatırlayın, iki üç gün önce “Bursa Ovası fıkır fıkır” diyen bir Tırmık yazmıştım.
Yanlışmış.
Düzeltiyorum: Bursa Ovası gürül gürül...

***

Sorun kimilerinin sandığı gibi ücretlere üç beş kuruş zam almak, aynı sektörde çalışan işçiler arasındaki ücret farklarını giderip, “eşit işe eşit ücret” gibi çok bilinen bir işçi hakkını elde etmekten ibaret değil. Hatta ücret zammı direnişin şu aşamasında ilk sırada bile değil.
Otomotiv sektörü ve o sektöre yedek parça üreten yan sanayi işçilerinin ortak talebi sendika seçme özgürlüğü.
Hani 45 yıl önce, 15-16 Haziran 1970’te şalter indirip İstanbul’un tozunu dumanını atan DİSK’e bağlı madeni eşya, kimya, ilaç, lastik, gıda ve tekstil işçilerinin o tarihi eylemi gibi. O gün de işçiler ağırlıklı olarak sendika seçme özgürlüklerini savunmak için üretimi durdurmuş, sokaklara dökülmüşlerdi.
15-16 Haziran’ın kazanımları 12 Eylül darbesinde postalların altında ezildi ve yok edildi. O gün bu gün de o özgürlük çoğu kez kâğıt üstünde kaldı.
Bir haftadır Bursa Ovası’ndan yükselen, dün Kocaeli’ne sıçrayan direniş, bunun böyle gitmeyeceğini kanıtlamakta.
Aşırı milliyetçi, sırtını devlete dayayıp grevin sözünden bile veba görmüşçesine ürperen, kamu ve özel sektördeki büyük işletmelerde (Erdemir, İsdemir, Seydişehir Alüminyum, Renault, Tofaş, Otosan vb.) işçilerin “uslu durmalarını” sağlama misyonunu yüklenip bunu “başarı” ile götüren kara ünlü Türk Metal Sendikası direniş patlayınca şaşkına döndü. İşçiler Türk Metal’den istifa için kolları sıvayıp harekete geçince Türk Metal yönetimi yılların refleksi ile eli sopalı, beli silahlı tetikçilerini Renault işçilerinin üstüne saldı. Polisin de desteği ile kitlesel istifayı birkaç gün geciktirmeyi başardı da. Ancak işçiler istifa için yeni ve yaratıcı çözümler ürettiler. Şu anda 4867 işçi Türk Metal’le bağını resmen kopardı. Sadece 126 kişi kaldı. Bu sayılar sadece Renault işçileri için geçerli. Sırada Tofaş işçileri var, yukarıda adlarını saydığım otomotiv yan sanayii işçileri var. Türk Metal için Bursa Ovası’nda ve Kocaeli’nde yolun sonu göründü gibi...
Patlayan direniş sadece Türk Metal elebaşılarını değil, Ordu Yardımlaşma Kurumu’nun zorunlu üyesi subayların ve astsubayların aidatlarından oluşan fonları kullanıp Türkiye’nin en büyük kapitalist kurumlarından birini yaratma onurunu (onurunu?) taşıyan OYAK’ı ve Fransız Renault sermaye grubunun Türkiye’deki temsilcilerini de şaşırttı...
Çabuk işbaşı yapın yoksa hepinizi kapının önüne koyarız” yollu kostaklanmaları ilk günlerdeki şaşkınlıklarındandı. Ancak kapitalist içgüdü çalıştı, tehditlerin sökmeyeceğini çabuk gördüler ve uzlaşma arayışlarına girdiler. Halen de aramaktalar...
Bir şaşkın daha var: Hükümet...
Ne güzel kuzu gibi sarı sendikalarla, sesi çıkmayan işçi kitleleri ile memleketi idare ediyorlardı. Birden Bursa Ovası’ndan çatlak sesler yükselmeye başladı. Üstelik yayıldıkça yayılıyor.
Henüz saraydaki zat konuşmadı. O yüzden iktidarın “resmi” görüşünü tam olarak bilmiyoruz.
Ancak ekonomiyi iyi idare ediyor diye yere göğe konmayan Ali Babacan otomotiv sanayiindeki işçilerin direnişleri ile ilgili konuştu ve yılın incisini yumurtladı. İnanması güç ama aynen şöyle dedi:
- İdeolojiden arındırılmış bir işgücü piyasası oluşturmamız gerekiyor...
İdeoloji’ninTürkçesi: Dünya görüşü.
Şimdi Babacan’ın cümlesini bir daha okuyalım: Dünya görüşünden arınmış işgücü piyasası...
Yumurtasız omlet yapmalıyız” deseydi daha saçma olmayacaktı.
Şu AKP’nin en akıllısı böyle.
Ötesini ne siz sorun ne ben söyleyeyim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları