Aydın Engin

Valla, bir sonraki pazar seçim var

19 Ekim 2015 Pazartesi

12 gün sonra yani önümüzdeki pazar günü değil, bir sonraki pazar seçim var.
Valla var, billa var…
Görüyorsunuz sonunda yemin etmek zorunda kaldım. Yoksa kimi okurlar inanmayabilirdi. Yazıyı okuyup dalga geçebilirlerdi, “Yok yav! Dalga mı geçiyorsun gazeteci. Seçim olsa haberimiz olurdu. Çarşıda, pazarda, yolda fark ederdik bir seçim olduğunu” derlerdi.
Haklı olurlardı.
Bu ülke, on iki gün sonra seçim, hem de ülkenin geleceğini belirleyecek önemde, yakıcı ya da yıkıcı sonuçlar doğurabilecek bir seçim yaşayacağa benziyor mu?
Tamam, CHP ve HDP, 10 Ekim’deki “kanlı Cumartesi”nden sonra barış için yürürken din adına, öldürülenlere saygı gereği çalgılı, şenlikli mitingleri iptal ettiler. AKP mitingleri de Davutoğlu sayesinde “miting müsameresi”ne benziyor.
Yani 1 Kasım arifesinde alışılagelmiş seçim mitingleri yok.
Tamam, kentlerin ana caddelerinde, meydanlarında iğrenç bir plastik kirliliği yaratan seçim afiş, pankart ormanları da yok.
Tamam, caddeleri, sokakları ne dendiği anlaşılmaz müziklerle gümbürdetip ses kirliliğinin daniskasını yaratan seçim otobüs ve minibüsleri de ortalıkta görünmüyor…
Yani bunca yıllık alışkanlıklarımıza pek benzemeyen bir seçim arifesindeyiz.
Ama bütün bunlar 1 Kasım günü bu ülkenin kaderini, geleceğini, yarınını belirleyecek bir genel seçim yaşanacağı gerçeğini değiştirmiyor.
Miting yok, afiş yok, otobüs yok…
Ancak yurttaşlarda da bir seçim havası, hareketliliği, merakı, heyecanı yok.
Art arda yayımlanan seçim anketleri bile gazetelerin okunmayan, TV’lerin seyredilmeyen haberleri arasına girdi.

***

Bütün bu verilerden yola çıkarak “Ülke derin bir seçim rehavetine girdi, seçmen uykuya yattı” sonucunu çıkarabilir miyiz?
Hayır. Bin defa hayır.
Bakmayın siz sönük geçen AKP mitinglerine. AKP seçim çalışmasını hiçbir zaman (yani taa Refah Partisi zamanından bu yana), evet hiçbir zaman miting etkinliklerine bağlamadı. Mitingler belki Tayyip Erdoğan’ın “Ne konuşuyorum be! Ne biçim alkışlanıyorum ama” demesine yol açacak görsel etkinliklerdi ama hiçbir zaman AKP kadro ve ekiplerinin asıl seçim çalışması değildi.
Onlar her zaman ev ev dolaşmaya, kapıları çalmaya, terslendikleri yere bir kerre daha gitmekten çekinmemeye ağırlık verdiler. Kimilerinin “İki paket bulgur, bir paket çay, yarım okka şekere fit olan koyun kafalı seçmenler” diye alay edip yürek soğuttuğu bu ev ziyaretleri AKP oylarının ana kaynağı oldu…
Şimdi de, 1 Kasım öncesinde de özellikle kıl payı milletvekili kazandıkları ya da kaybettikleri seçim bölgelerinde AKP ekipleri fır dönmekte…
Ortada rehavet içindeki partililerden, seçim öncesi tatlı uykulara yatmış seçmenlerden söz edilecekse bunları kendi içimizde, aramızda ve hatta kendimizde arasak iyi olacak…
Kılıçdaroğlu’nun oradan oraya koşuşturmasıyla, Demirtaş’ın her zaman seçmenin yüreğini ısıtan konuşmaları ile seçim kazanılamaz.
Dört yılda bir sandık başına gidip oy kullanana seçmen denir, ama bununla yetinene yurttaş denmese yeridir.
Çağdaş demokrasilerde yurttaşlık zor zenaattır…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları