Aydın Engin

Tutun ki Cemaat’ten, hatta FETÖ’cü...

16 Kasım 2017 Perşembe

Bir okur mektubu yayımlayacağım. (Parantez açıyorum: Bizim meslekte konu ya da zaman sıkıntısı çeken yazarların başvurduğu bir yöntemdir. Bir okur mektubunun başına sonuna birkaç cümle eklersin, mektubu olduğu gibi yayımlarsın ve günü kurtarırsın... Hayır. Bu yazı günü kurtarmak için filan yazılmıyor. Parantezi kapatıyorum).
Al baştan: Bir okur mektubu yayımlayacağım.
Bir yargıç.
Tutuklu. Tam 487 günden beri tutuklu. 487 gündür bir hapishane hücresinde tek başına tutuluyor...
16 Temmuz’da HSYK kararı ile açığa alınmış, ardından açığa alındığı için mahkemece tutuklanmış, tutuklandığı için de yine HSYK kararı ile meslekten ihraç edilmiş...
Adı: Kadri Atalay. Tanımıyorum. Siyasi görüşünü bilmiyorum. Tutuklanma gerekçesini de meslekten ihraç gerekçesini de bilmiyorum...
Bilmem de gerekmiyor. Yazının başlığında yazılı: Tutun ki Cemaat üyesi yada sempatizanı. Hatta tutun ki FETÖ’cü. Hiçbir gerekçe bana, sana, bize birinin 487 gündür iddianamesi yazılmadan hapishanede tutulmasını açıklayamaz.
Gazetecinin bir görevi de mağdurların sesi olmaksa, işte ses:
487 günlük iddianamesiz, yargılamasız bir tutukluluk ise kesinlikle mağduriyettir, adaletin acımasızca çiğnenmesidir.
Şimdi çok az kısaltarak mektubu sunuyorum:
Muhterem Aydın Engin beyefendi, bendeniz bu dönemin klasiği cümlesinden olmak üzere Afyonkarahisar / Dinar T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak bulunmaktayım. Saydım, bugün itibarıyla 472 gün olmuş (Mektup 1 Kasım tarihliydi. O yüzden 472 - A. E.) Tahmin edeceğiniz üzere 15 Temmuz kahpe darbe girişiminin akabinde derdest edildim. Evvelce Afyon Adliyesi’nde aile hâkimi olarak görev yapıyordum ...... HSYK mezkur tutuklama kararını gerekçe göstererek 64 sayfa olarak kaleme aldığı bir kararla ekli listeye adımızı ekleyip bizi ihraç etti. Sonra cezaevindeki diğer meslektaşlar da noktasıyla virgülü ile aynı 64 (altmış dört) sayfalık gerekçeye onların adları eklenerek, savunma filan alınmadan ihraç edildiler.
İşte efendim, size kısa künyemi böylece arz ettim. O gün bugündür tecritteyim. Tek kalıyorum. Sağ olsunlar bizim rahatımız düşünüldüğü için tek kişilik bir oda verdiler. Allah sıralı büyüklerimizden razı olsun, Allah devlete millete zeval vermesin......
Tutuklu yargıç Kadri Atalay bu satırların ardından bize, yani Cumhuriyet gazetesine övgüler yağdırıyor: “... Bu devrin sınavını verip alnının akıyla meydanda kalan tek ceride sizsiniz” diyerek teşekkürler ediyor.
Bana da “Yargılamadan, iddianame bile yazmadan bir yargıcı 487 gün hapishanede tutmayı adaletle kim, nasıl bağdaştırabiliyor ve kim buna rağmen gözlerimizin içine baka baka ‘Türkiye bir hukuk devletidir ve yargı bağımsızdır’ diyebiliyor”u sormak kalıyor.

***

Masamda birikmiş yüzlerce “mapushane mektubu”ndan birini, üstelik biraz da kısaltarak aktardım.
Kadri Atalay tek ve özel bir örnek değil. Halen 2400 yargıç demir parmaklıklar ardında, iddianamesiz, yargılamasız yatmaktalar. 4600 yargıç savunmaları alınmaksızın meslekten ihraç edildi. Her birinin yukarıda aktardıklarıma benzer öyküleri var.
Bana ulaşmamış binlerce ve binlerce (yüz binlerce?) mağdurun varlığını ben de, biz de, hele bu ülkenin Adalet Bakanı da, onun da üstündeki yetkili ve etkili kişiler de biliyor.
Bugünkü Tırmık bir adalet çığlığı olmaya çabaladı.
Tutukladıysan iddianamesini yaz, suçunun kanıtlarını ortaya koy, yargıla. Yoksa tutukluluk artık cezaya dönüşmüş ve bütün dünya ülkelerinde geçerli olan bir hukuk ilkesi açıkça çiğnenmekte demektir:
Geç gelen adalet, adalet değildir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları