Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sorun Valiler mi, Valilik mi?
Valiler epeydir “marifet” gösteriyorlar. Bu marifetler gazetelerin ilk sayfalarında, ekranların ana haber bültenlerinde bizlere kâh kahkahalar attıran, kâh “Yok artık” dedirten haberlere dönüşüp karşımıza çıkıyor.
Ödüllü bir öğretmeni öğrencilerin önünde aşağılayıp sınıftan kovacak kadar densizleşen Yalova Valisi bu marifetler dizisine sadece tüy dikti. Yani Yalova Valisi, valiler arasında bir anomali, bir aykırı kişi değil.
Benzeri epey vali o koltukları doldurmakta. Kimisinin marifeti medyaya yansıyor, kimisinin yansımıyor.
Hatırlayın, daha önce de Edirne’ye vali yapılan bir zat, İsrail’e öfkelenip “İçimdeki büyük kinle söylüyorum bunları” dedikten sonra, kentte üç yıldır restorasyon çalışmaları süren “Sinagog”un bundan böyle ibadethane olarak kullanılamayacağını ilan etmişti. Buram buram antisemitizm kokan bu sözler hak ettiği tepkiyi görünce vali büyük bir pişkinlikle tükürdüğünü yaladı. Ancak o gün bugün Edirne’de valilik koltuğunda oturmaya devam ediyor.
Yine hatırlayacaksınız, Adana’nın valisi olan bir zat, demokratik protesto haklarını kullanan bir grup yurttaşın önündeki kişiyi işaret edip, “Getirin o gavatı buraya” buyurmuştu. Bu zarif(!) cümle medyaya yansıyınca yiğitliğe krem sürmemek için “Ben öyle demedim, şöyle dedim. Ama medya şeyi şey ettiği için benim sözlerim de şey oldu” yollu yürekler acısı kaçamaklar denemiş; kimse yutmayınca bu defa da “Adana’da gavat sözcüğü hakaret olarak kullanılmaz” buyurmuştu. O günlerde “Madem hakaret sözcüğü değil, hitap sözcüğü imiş, ben şimdi o valiye ‘gavat vali’ desem olur mu” dedim. Ancak yöneticiler “Abi saçmalama, o lafı vali derse hakaret olmaz, yurttaş derse olur” gibi tuhaf bir mantıkla beni engellediler. Daha sonra MİT TIR’ları ile de epey marifet gösteren o vali ödüllendirildi ve bu kez de Sakarya’ya vali yapıldı. Adanalılar rahat bir soluk aldılar. Sakaryalılar ne yaptı, ne yapıyor bilmiyorum.
Başka valilerden de, onların hünerlerinden de söz edebilirim ama bana ayrılan yerin sınırları buna elvermez.
Onun yerine daha kestirme bir soruyu tartışsak:
Sorun valilerde mi, valilik kurumunda mı?
Kalkıp “Ah bu AKP, kendi adamları olduğu için bir sürü çapsız, yeteneksiz, yetersiz adamı vali yaptı. Oysa eskiden öyle miydi? Vali dediğinin bir ağırlığı olur, devleti temsil ettiği belli olur” diye geçmişe özlem kılıfı altında devlet tapıncının üstü örtük örneklerini verenlere kulak asmayın.
Nedir vali?
Devlet hizmetlerinin, görevli olduğu “il sınırları” içinde uygulanmasıyla görevli, atanmış memur.
Evet, düpedüz memur. Amirlerinin emirlerini yerine getirmekle yükümlü bir memur.
Amirleri de içişleri bakanı ve başbakan.
İl protokolünde ise seçilmiş belediye başkanını, seçilmiş muhtarı filan geriye iteleyip en ön sıraya kurulurlar.
Sizce burada bir sakatlık, bir uyumsuzluk, demokrasiye aykırı bir kusur yok mu?
Yurttaşın seçtikleri arkada, Ankara’nın tayin ettiği memur en önde!..
Eh protokol sıralamasında yansıyan bu zihniyet, o valiyi, görevli olduğu ilde “astığı astık, kestiği kestik, dediği dedik” bir otorite olduğu yanılgısına sürükler. Mesela Adana’daki valiye yurttaşa gavat diyebileceğini düşündürür; Edirne valisini antisemitizm yapma özgürlüğüne sahip olduğuna inandırır; Yalova Valisi’ni kendi giyim kuşam ve yaşam anlayışının bütün memurların uyması gereken bir standart olduğu saplantısına götürür.
Bizcileyin demokrasiyi ciddiye alan yurttaşları da böylesi valiler çileden çıkarır.
Pekiiiii...
Özellikle Kürt sorununun çözümüne ilişkin tartışmalarda öne çıkarılan “Vilayet sisteminden eyalet sistemine geçiş” gibi konulara hiç girmeden, böyle bir öneriyi içermeden soracağım:
İllerde ne yapılıp ne edileceği kararını o ilin seçilmiş belediye başkanlarına bırakan bir düzen şimdikinden daha sağlıklı yürümez mi? En azından o il için doğru ve yararlı olana Ankara’nın tayin edip yolladığı memurun değil de yurttaşın seçtiği, beğenmezse bir daha seçmeyerek değiştirebileceği belediye başkanlarının karar vermesi daha demokratik ve daha işlevli bir uygulama olmaz mı?
***
Bu yazı “Köprüden önceki son çıkış” uyarı tabelası gibi “İzinden önceki son Tırmık”. O yüzden de okurun “Amma da uçmuşsun haaa Aydın Engin” demesini umursamadan yazıldı. Siz bu yazıdaki öneriyi enine boyuna düşünedurun; ben bir, belki de iki haftalık izne çıkıyorum...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- 'Bahçeli ile görüşmesini MYK'de anlattı'