Aydın Engin

Savcılar, yargıçlar sözüm sizedir

01 Şubat 2018 Perşembe

The Post filmini seyrettim. İyi ki ettim.
Sinema sanatı üstüne kalem oynatanlar yönetmen Steven Spielberg’in bir film izlemeyi kolaylaştıran bol hareketli sahnelere olanak tanımayan bir senaryodan, Schindler’in Listesi filminde de hünerle üstesinden geldiği anlatım tekniğini The Post’ta bir tık yukarıya taşımasına övgüler düzseler yeridir. Keza Meryl Streep’in kolayca melodrama kaçabilecek bir roldeki ustalığına, Tom Hanks’in düz ve yalın bir oyunculuğun parlak örneğini verişine de alkış tutsalar yeridir. Haddimi aşacağım ama Bob Odenkirk’in gazeteci ve Jesse Plemons’un avukat rollerinde ucuz oyunculuk gösterilerinden uzak duran etkili oyunlarına da dikkat çekseler yeridir.
Aydın Engin de sinema eleştirmenliğine daha fazla dalıp haddini aşmasa yeridir...

***

The Post filmini bir Washington Post güzellemesi” olarak değerlendirenler de çıkacaktır.
Çıksın.
Hemen her gazete kusur ve hünerleri ile başarıları ya da atladıkları hatta görmezden geldikleri ile vardır. Bu Washington Post gazetesi için de geçerli.
Ama bazı başarılar, mesleğin onur sayfalarına yazılan habercilikler vardır ki kusurları, yanlışları hatta meslek ayıplarını gölgelemeye yeter. Washington Post da Vietnam dosyasını okurlarına aktararak Amerikan savaş aygıtının kirli ve karanlık yüzünü sergilemesi, keza birkaç yıl sonra Watergate skandalını gün ışığına taşıması ile mesleğimizi onurlandırmış bir gazete...
Tıpkı...
Tıpkı MİT TIR’ları haberini bedel ödemeyi göze alarak sayfalarına taşımakta duraksamayan Cumhuriyet gibi...
94 yaşını süren Cumhuriyet’in de geçmişinde kusurlar, yanlışlar, hatta meslek ayıpları elbette vardır. Ama bunlar Cumhuriyet’in Uğur Mumcu’nun Rabıta dosyası, Celal Başlangıç’ın asker zoruyla bok yedirilen Yeşilyurt köylüleri haberiyle ve Can Dündar ve Erdem Gül’ün kotardıkları MİT TIR’ları haberiyle halkın haber alma hakkını ete kemiğe büründürmesini gölgeleyemez...
Bir üst paragrafta sadece birkaçını saydığım haberler o günkü ve günkü iktidarların hiç, ama hiç hoşuna gitmedi. Soruşturmalar açıldı. Cumhuriyet’in yazarları, sorumlu yazıişleri müdürleri yargıç karşısına dikilmek zorunda kaldılar. Kiminde hukuk fakültelerinde okudukları dersleri iyi bellemiş ve unutmamış yargıçlar Cumhuriyet’i akladılar.
Kiminde ise...
Anladınız...

***

Bu Tırmık ne okurlara, ne sinema meraklılarına yazıldı.
Bu Tırmık bu ülkenin yargıçlarına ve savcılarına yazıldı.
Sözüm onlara, sadece onlara.
İki eliniz kanda olsa, işten başınızı kaşıyacak vakit bulamıyorsanız bile bir fırsat yaratın ve The Post filmini seyredin. Acele edin çünkü gösterimden kalkabilir.
Filmin sonlarına doğru, yayını durdurmak isteyen Amerikan Başkanı ve tayfasının açtığı davada, yayın yasağını reddeden yargıçların gerekçesi üstüne düşünün.
O karar gerekçesinde şöyle deniyor:
Basın özgürlüğü yönetenler için değil, yönetilenler içindir...
Yargıç kürsüsünde oturduğunuz bir davada hüküm anı geldiğinde bu cümleyi hatırlayın; kendinizle bu bağlamda hesaplaşın, sonra hüküm kesin.
Çocuklarınıza, torunlarınıza anlatabileceğiniz onurlu meslek hatıralarınız olsun...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları