Aydın Engin

PKK 2016 ve 2013 Newroz Bildirisi

14 Mart 2016 Pazartesi

Bir hafta sonra bugün Newroz. (Evet, W ile yazdım. “Ama Aydın Engin Türk alfabesinde Wyok” diyenler olacak. Evet, biliyorum. Ama W, Q, X harfleri de olsa iyi olur. Kürt yurttaşlarımızla ayrı alfabeler kullanmak zorunda kalmayız).
Şimdi bir hafta sonraya değil, üç yıl önce
ye gidelim.
2013 Newroz’una…
O gün orada Öcalan’ın İmralı’dan yolladığı bir mektup okundu. Bir mektuptan çok, ama çok öte anlamlar taşıyan bir metin, bir manifesto’ydu.
O manifestonun en can alıcı bölümünü alıntılayacağım:
“…Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor. Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor…… Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun noktasına geldik.”
Bu ve bu paragrafı destekleyen, açımlayan cümlelerden örülmüş Newroz Mektubu’nu kimimiz Diyarbakır’da yüz binlerin el ele tutuşup, omuz omuza verdiği Newroz Meydanı’nda dinledik, kimimiz haber kanallarının canlı yayınında TV ekranlarından…
Bilinci milliyetçi yargı ve önyargılarla kirlenmiş bir kesimi saymazsak, ki saymayalım, bütün ülkede kanlı günlerin geride kalacağı, Türk ya da Kürt gencecik yurttaşlarımızı tabutlara uzandıran savaşın biteceği umutları yeşerdi.
İmralı’da yazılan, Diyarbakır’da umut ve sevinç gözyaşları ile benimsenen Newroz Mektubu, Kandil’de de yankılandı.
Dolaysız tanığım. O Newroz’dan kısa süre sonra Kandil’de yaşını başını almış gerilla komutanlarıyla konuştum. Ama daha da önemlisi çok sayıda gencecik kadın ve erkeklerle de konuştum. Newroz Mektubu o dağlarda da benimsenmişti. O gencecik kadın ve erkekler hem sevinmiş, hem ürkmüşlerdi. Sevinmişlerdi, barışa ulaşılabileceğini umuyorlardı.
Ürkmüşlerdi, silahlı mücadeleyi öğrenmişlerdi ama siyasal mücadelenin ne olduğunu ve nasıl yapılacağını öğrenmeye vakit bulamadan dağlara çıkmışlardı.
Genç, çok genç bir gerilla kadın, kömür gözlerini kocaman kocaman açıp, “Köyümden geldim, köyüme döneceğim. İyi de köyde nasıl siyaset yapılır bilmiyorum. Siz biliyor musunuz” diye sordu. Hazırlıksız yakalandığım soruya “hık hık” makamında cevaplar verdiğimde gözlerinde öfke kıvılcımları ile “Ben de seni bilir sanmıştım. Hiçbir şey söylemedin işte” dediğini iyi hatırlıyorum. Kızmak ne söz. Ayıp olmasa sarılıp bağrıma basacaktım.
Yıl 2013’tü… Newroz’du.

*** 

Yıl 2016… Bir hafta sonra yine Newroz.
PKK’nin sorumlu yöneticilerinden Duran Kalkan dağda bir basın açıklaması yaptı. Arkada sıralanmış gerillalar, masada ona eşlik eden kadın ve erkek komutan gerillalar.
Basın açıklamasında öğrendik, PKK ile ve PKK gibi şiddeti siyasal mücadele yöntemi olarak benimsemiş 9 örgüt birleşmiş ve Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ni (HBDH) kurmuşlar. Açıklamadan bir paragraf aktarayım:
“…Bu gidişi yalnız ve yalnız halkların birleşik direnişi ve devrimi önleyebilir. Ya daha kanlı bir diktatörlük kurulacak ya da halklarımız örgütlenip silahlanarak cihatçı faşist AKP çetesini dayanaklarıyla birlikte yerle bir edecektir.”
PKK ile birleşen örgütler üstüne bir şeyler söylemeye niyetim yok. Varlar mı, yoklar mı, varsalar ne kadar varlar bilmiyorum. Ama önemli bir kitlesel güç olsalardı duyardık diye düşünüyorum. Duymadık.
Ancak benim için bu yeni örgütlenmede (HBDH) ifadesini bulan tercih, 2013 Newroz Manifesto’sunun çöp sepetine atıldığı anlamına gelir.
Bunu bir de Kürt siyasal hareketinden “resmen” duysak da olup biteni ve olup bitecek olanı daha açık seçik kavrasak iyi olacak…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları