Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mezhep Kardeşliği ve Ezidiler
Yalın bir soru: Baas rejiminin zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyelilere sınır kapılarında pasaport soruldu mu?
Cevabı Ankara filan değil, Suriye sınırındaki kapılarda göçü izleyen gazeteciler ağız birliği ile veriyorlar: Hayır. Hiç!..
Bir yalın soru daha: IŞİD katillerinden kaçıp Türkiye’ye sığınmak isteyen Ezidilere sınır kapılarında pasaport soruluyor mu?
Cevabı Ankara filan değil, sınır kapılarında göçü izleyen gazeteciler ağız birliği ile veriyorlar: Hem de nasıl!.. Pasaportsuz geçiş mümkün değil. En yalın soru: Peki neden?
***
Suriye’de iktidardaki Baas rejiminde belirgin bir Nusayri ağırlığı var. Nusayrilik için en kestirme tanım: Arap Aleviliği.
Yani Sünni mezheplerden birinden değiller. Suriye’de nüfusun farklı kaynaklara göre yüzde 11’i ile yüzde 17’si Nusayri.
Yani azınlıktalar.
Suriye Araplarında çoğunluğu oluşturan kesim Sünni. Baas rejimine muhalefet eden ve son dönemde başkaldıran da onlar. Suriye ordusu önünden kaçmak ve Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldılar. Beşşar Esad önderliğindeki Baas rejimi ile kısa süren bir balayından sonra papaz olan, gitgide de kanlı bıçaklı bir düşmanlığa yönelen AKP iktidarı, kaçan Sünni kardeşlerine kucak açtı.
İyi de etti. Cihatçı katil çeteleri ile Suriye ordusu arasına sıkışan sivillerin bir sığınak bulmaları ve onlara kucak açılması iyidir, doğrudur, insancadır.
Pasaport filan sorulmadan Türkiye’ye aktılar. Onlar için kamplar kuruldu; varsıl olanları evler kiraladılar. Aralarında işyeri açanlar bile oldu Yoksullar ise ucuz işgücü olarak çalışma olanakları aradılar ve buldular. (Gaziantep, Adana, Urfa gibi kentlerde baş gösteren azgın Suriyeli düşmanlığının, linç kültürünün şaha kalkmasının asıl sebebi de galiba bu.)
Suriye sınırının El Nusra, El Kaide, IŞİD gibi cihatçı çeteler için kevgire dönmüşlüğü; AKP hükümetinin dış politikasını yöneten “büyük Türk büyüğü ve mütefekkiri” Davutoğlu’nun bu çetelerden Türkiye’nin hastane, konut, araç gereç, silah ve mühimmat gibi yardımlarını esirgememesi bu yazının konusu değil.
Burada sadece Baas rejiminden kaçan Suriyeli Sünni Araplara Türkiye’nin kucak ve sınır kapılarını açmasından söz ediyorum ve bunun iyi, doğru ve insanlığa yaraşır bir tutum olduğunu vurguluyorum.
O kadar.
***
Ezidiler kimilerine göre Zerdüşt dininin günümüzdeki temsilcileri. En azından Ezidilik, Zerdüşt dininden çok güçlü izler taşıyor.
Zerdüşt dini için hatırlarsınız, “büyük Türk büyüklerinin en büyüğü” Recep Tayyip Erdoğan, 2011 Ekim’inde başörtüsü yasağının tümüyle kaldırılmasına ilişkin önerge veren BDP’lilere öfkelenmiş, onlar için yüzüne derin bir tiksinti ifadesi de yerleştirerek “Bunlar Zerdüşt dininden be, Zerdüşt dininden... Onların böyle bir dertleri olabilir mi?” diye kükremişti.
Ezidiler, işte Erdoğan’ın nefret ettiği o Zerdüşt dininden; Kürtçe konuşan, çoğunluğu Irak’ın Ninova bölgesinde yaşayan kadim bir Ortadoğu kavmi; Irak’ta dinsel bir azınlık.
IŞİD çeteleri egemenlik alanlarını adım adım genişletirken sonunda Ezidi bölgelerine dayandılar ve Ezidileri Müslüman olmadıkları ve Müslümanlığı kabul etmeye de yanaşmadıkları için kitlesel olarak öldürmeye başladılar. IŞİD’den kurtulmak için kaçan Ezidiler Türkiye sınırına dayandılar.
Ayrıntıları bizim Dış Haberler Servisi’nin yeni şefi Ceyda Karan’ın, o bölgeye gidip dört döndüğü ve döner dönmez de sıcağı sıcağına bizlere aktardığı dolaysız gözlemlerinden okuyun.
Ben kısa ve yalın soruyu yineleyeceğim: Suriyeli Sünni sığınmacılara kapılarını açan, pasaport gibi bürokratik engellere başvurmayan Türkiye’nin, Ezidilere kapılarını kapatıp ancak pasaportu olanlara -gönülsüzizin vermesinin sebebi ne ola?
Acaba cevap, Ahmet Davutoğlu’nun IŞİD için cihatçı çete, terör örgütü gibi doğru ve fazlasıyla hak edilmiş nitelemeleri ağzına almaktan ısrar kaçınıp buna karşılık IŞİD olgusunu “Irak’ta Sünniler üstündeki ağır baskılar ve haksızlıklar IŞİD’i doğurdu” gibi belirgin bir “aklama ve haklı bulma” tınısı taşıyan cümlelerinde yatıyor olabilir mi?
Daha kestirmesi: Mezhep kardeşliği bu kadar ilkel bir tutuma ebelik edebilir, dış politikada belirleyici bir etken olabilir mi?
Anlaşılan edebilirmiş de, olabilirmiş de...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Teğmenler hakkında yeni gelişme!
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- MHP'den 5'inci paylaşım da aynı saatte geldi!
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- 'Atatürk’e bağlılık ne zamandan beri suç sayılıyor?'
- Seyircisiz konserlere ne kadar harcandı?
- MİT Başkanı CHP'de sunum yapacak!