Aydın Engin

İstanbul’da Bir Siyaset Müsameresi

09 Şubat 2015 Pazartesi

Dün günlerden pazardı ya, bu yazıyı bitirip gazeteye yollamaktan başka işim yok. Boş oturacağıma kendime değişik bir uğraş bulayım, dedim ve televizyonun başına çöktüm. Önce oraya buraya zaplayıp zıplayıp şöyle uyku getirecek vurdulu kırdılı bir bilim-kurgu filmi filan aradım. Bulamadım. Mecburen ve alışkanlıkla haber kanallarına geçtim. Geçmez olaydım. AKP’nin İstanbul 5. Olağan İl Kongresi var(mış); pazar günlerinin haber kıtlığında kanallar oraya yönelmişler.
Ben uyuklama umudundayken uykum kaçtı.
Nasıl kaçmasın?
Anayasaya göre bağımsız olması gereken cumhurbaşkanı bir siyasi parti kongresinde konuşamaz ya, AKP’nin cin fikirli mollaları arkadan dolanmışlar. Salona kurulan dev bir ekranda görüntüsü ve sesiyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şiir okuyor: Necip Fazıl’dan Canım İstanbul…
İyi (hem de çok iyi) şairliğini ideolojik propagandaya kurban etmiş Necip Fazıl’ın dizeleri Cumhurbaşkanı’nın şeddeli vurguları, baygın tonuyla salonun duvarlarında yankılanıyor. Salonu dolduran delege ve seyirci kitlesi de “huşu” içinde dinliyor.
Birkaç dizeye göz atın:
“Bulutta şaha kalkmış Fatih’ten kalma kır at / Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat / Şahadet parmağıdır göğe doğru minare / Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? / Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet / Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...”
Haydi “Fatih’ten kalma kır at” ya da “milyon kıratlık pırlanta” güzellemelerini “Yapma Üstad, sen şiirin iyisini bilirsin, iyisini yazmışlığın da var.
Peki, bunlar ne böyle” deyip geçelim. Hatta “Hayattan canlı ölüm” dizesinde derin felsefeyi bizcileyin itikadı zayıf fanilerin anlayamayacağını varsayalım… Pekiiiii, “Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet” dizesinde sırıtan ilkel laf sokuşturma çabasına ne diyelim?
En iyisi Necip Fazıl’ı ve onun ardına saklanarak bir siyasi partinin il kongresine katılan bağımsız Cumhurbaşkanı’nı geçelim…

***

Geçtim de…
Ama bu sefer de Başbakan ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na yakalandım.
Uzun (düzeltiyorum: Uzuuuuuuuun) konuşmasından hiç olmazsa şu paragrafa göz atın:
“…Beylikten imparatorluğa, imparatorluktan ‘nizamı âliye’ye uzanan Osmanlı padişahlarına selam olsun. Demokrasi beşiğine selam olsun. 4 yaşında geldiğim İstanbul her semtiyle benim hocamdır. Aziz Fatih’in Fatih’ine selam olsun. Reis’in bütün emanetlerine sahip çıkacağız. İstanbul yüreğimizde hiç bitmeyen bir aşktır. AK Parti’dir. AK Parti İstanbul’dur. İstanbul’u anlayan tarihi anlar...”
Haydi gel de tut dilini Aydın Engin!..
Haydi gel de sorma:
Tahta çıktıkları sabah bebekten ergenlere bütün kardeşlerini boğduran, cülûs namazı için adeta kardeş kanıyla abdest alan Osmanlı padişahlarına da selam olsun mu?
Şarabı yasaklayıp, içenin kellesini kopartıp, kendi zurna gibi dolanan ve siroz hastalığından ölen 4. Murat’a da selam olsun mu?
Padişahlığının yanı sıra ressam da olan ve benim için fark etmez ama sizin itikadınıza bal gibi ters düşen nü (çıplak kadın resmi) tablo da yapan Abdülaziz’e de selam olsun mu?
Saray bahçesindeki havuzda yüzen süs balıklarına yem niyetine inciler saçan, “deli” diye anılan 1. İbrahim’e de selam olsun mu?
Ay sıkıldım…

***

Evet, sıkıntı bastı, uykum kaçtı. En doğrusunu yaptım, televizyonu kapattım. Günlük gazetelere göz atmaya başladım.
Sıra AKP organı gazetelerin “amirali” Sabah’a geldi. Bir haber okudum. Hiç olmazsa bir paragrafına göz atın:
“…AK Parti İstanbul 5. Olağan İl Kongresi bugün Sinan Erdem Spor Salonu’nda yapılacak. 8 yıldır İstanbul il başkanlığı görevini yürüten Babuşcu görevi Selim Temurci’ye devredecek. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılacağı kongrede çok önemli mesajlar vermesi bekleniyor…”
Jetonum biraz geç düştü ama tam düştü.
Bu gazete en erken cumartesi gece yarısı basıldı, sabaha karşı gazete bayilere dağıtıldı. Ben de zaten bakkala gidip sabahleyin aldım. Oysa AKP’nin İstanbul 5. Olağan İl Kongresi pazar öğleye doğru başladı…
Eeee?
E’si kongre cumartesi gecesi bitmiş. Sabah da bunu haber yapıp önümüze koymuş.
Peki, pazar günü yapılan kongrede delegeler ne yaptılar?
Kimi seçtiler?
Neden seçtiler?
Nasıl seçtiler…

***

Soruları böyle art arda sıralarken göz kapaklarım ağırlaştı; kendimi uyku tanrıçasının kollarına bıraktım.
Peki, bu Tırmık?
Valla bilmiyorum. Galiba uykuda yazdım.
Hatırlamıyorum…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları