Aydın Engin

İki Ucu Ölüm Değnek

08 Aralık 2014 Pazartesi

Halk deyişindeki “İki ucu şeyli değnek” için çözüm vardır. Ellerinizi kirletmeden değneği ortasından tutarsınız. Değneğe ille de ihtiyacınız varsa iki ucunu bir güzel yıkar, siler, paklar, kullanırsınız.
Peki değneğin iki ucu ölümse ne yapacaksınız?
“Soru”nun cevabı “ortasından tutarsın” gibi kısa, kolay değil. “Sorun”un çözümü karmaşık, zor ve kısa sürede mümkün değil.
Gelin şimdi iki ucu ölüm olan şu değneğe daha yakından bakalım.

***

Gelin şu iki ucu ölüm değneğin bir ucuna bakalım:
Soma’da işçi cinayetine kurban giden 301 madenciden arta kalan binlerce maden işçisi kapatılan ocaklar yüzünden açlığa mahkûm edildiklerini söyleyerek direnişe geçtiler. Güvenliği sağlanmış (hatta sağlanmamış) ocaklara inmek ve linyit çıkarmak, ücretlerini alıp çoluk çocuklarını beslemek, büyütmek, barındırmak istiyorlar…
Ermenek’te son madencinin de cesedi toprağın içinden çıkarılıp toprağa verildi. Ama o ocak ve çevredeki ocaklar, AKP’nin torba yasa çıkararak öngördüğü kurallara uymadığı için kapalı. Ermenekli maden işçileri yine yerin altına inip linyit çıkarmak istiyorlar. Yoksa kendileri ve aileleri aç kalacak…
Yatağan’da özelleştirilen termik santral işçileri haftalarca, aylarca direndiler ve sonunda özelleştirmeden santralı alan firma ile sendika anlaştı. İşçiler yeniden termik santraldaki işlerine dönecekler. Yatağan’da linyitten enerji üretimi devam edecek. İşçiler de geçim kaygılarından az da olsa kurtuldular.
Zonguldak’ta kimi özelleştirilen, kimi rödovans denen kiralama sistemi ile çalışan ocaklar, torba yasada öngörülen kuralların getirdiği ek maliyetleri karşılayamayacakları gerekçesiyle kapılarına kilit vurdular. Binlerce işçinin de işine son verdiler. Zonguldak’ta işsiz kalan maden işçileri seslerini yükselttiler. Yeniden ocaklara inmek, kömür çıkarmak istiyorlar. O kömürlerle kurulmuş ve kurulacak termik santrallarda elektrik enerjisi üretilecek.
Koza Altın Şirketi’nin Kayseri Himmetdede’deki altın madeni işletmesine hükümet geçici üretim iznini bir türlü vermediğinden bugüne kadar iş bulan 300 maden işçisi, şirketin halkla ilişkiler sorumlusunun gazetelere yansıyan cümleleri ile söylersek “300’e yakın insanın istihdam edilmesinin ardından huzur bulan anneler, babalar, eşler, firma yetkililerine mektup yağdırdı. Mektuplarda, aile reisinin işini kaybetmesi halinde çocukların üniversitede nasıl okutulacağı endişesi öne çıktı.”
Himmetdede altın madeninde çalışan işçiler liç yöntemi ile altın elde edip ücretlerini alıp kavuştukları huzurun devam etmesini istiyorlar. Tıpkı Bergama Ovacık’ta tıkır tıkır ve şıkır şıkır işleyen altın madeninde çalışan işçiler gibi olmak istiyorlar…
Haklılar.
İşsiz kalmak, hele başka geçim kaynağı yoksa ölümcüldür.
O yüzden de değneğin bu ucu ölümdür.

***

Gelin şimdi de aynı değneğin öteki ucuna bakalım:
Bergama Ovacık’ta liç yöntemi ile altın çıkarılması doğayı geri dönüşsüz yok ettiği için başlayan ve on yıllardır süren direnişin hızı kesildi ama büsbütün de ortadan kalkmadı.
Fatsa’ya 8 kilometre uzaklıkta, onlarca köyün ortasında altın madeni çıkarmaya hazırlık olarak başlatılan ve 1650 hektarlık bir orman alanını kapsayan çalışmalar köylüleri ayağa kaldırdı. “Tarlamdan mısır, bahçemden fındık yiyebilmek için siyanüre hayır” diyen köylüler direnişe geçti. Direniş sürüyor.
Küçük Menderes ovasının en sonundaki kent Ödemiş’te altın ve gümüş madenciliği için İzmir Valiliği’nin ruhsat vermesi kentteki çevrecileri ayaklandırdı. Direniş başladı başlayacak…
İzmir’in içme suyuna ölümcül etkileri kanıtlanan Efemçukuru altın madeni ile ilgili direniş ve hukuksal mücadele sürüyor.
Çanakkale’nin Karabiga yarımadasında kurulacak onlarca termik santralın çevreye vereceği ölümcül zararı, Cumhuriyet’in çalışkan karıncalarından Özlem Güvemli önceki gün sayfalarımıza taşıdı. Okuduk, ürperdik, öfkelendik…
Samsun Terme’de, hem de denizin kıyısında bir termik santral kuruluyor. Termelilere bol bol istihdam, iyi ve sağlam gelirli iş övgüsü yapılıyor. Bu kuyruklu yalana kentin AKP’li başkanı bile isyan etti, direniş bayrağını kaldırdı.
Bu direnişe geçen yurttaşların cahil köylüler, ülkenin enerji ihtiyacını düşünemeyen aymazlar, dış güçlerin ya da içerdeki bozguncuların kışkırtması ile harekete geçmiş bilinçsizler, o bölgedeki tarlalarını yüksek fiyata satabilme hesabı yapan kurnaz çıkarcılar olduklarını söyleyecekler çıkacak. Daha önce çok çıktı. Hele Bergama direnişinin yükseldiği günlerde üniformalı, üniformasız bürokrasinin en tepelerinden de geldi bu zırva suçlamalar.
Ama itirazlar bu değneğin öteki ucunun da ölüm olduğu gerçeğini yok etmiyor.

***

Altın çıkarmak için tonlarca toprağı yüksek ocaklara doldurursunuz, bol, hem de yeraltındaki kaynakları kurutacak kadar bol suya bol bol siyanür karıştırarak yıkarsınız. Buna liç yöntemi denir. Siyanürlü suyla yıkanan topraktaki altın ya da gümüş ayrışır, geriye kalan ölümüne zehirlenmiş atık toprak ve su ölüm saçmaya devam eder… Bir ton topraktan 3.5 gram altın elde edilen maden ocakları verimli sayılır. Şimdi alın elinize kalemi ve 1 ton altın elde etmek için kaç ton toprağın siyanüre bulanması gerektiğini hesaplayıverin (Uyarıyorum: Uykunuz kaçacak…)
Altın böyle. Peki linyit?
Türkiye enerji ihtiyacını ya doğalgaz ve petrol ithal ederek ya da linyit kömürü üreterek, yetmediğinde de ithal ederek karşılıyor.
Linyitten enerji üretiminde (hele Türkiye linyitleri gibi kalitesi düşük ise) havaya salınan ölümcül karbon dioksit (CO2) gazı milyon tonlara ulaşıyor.
Yani değneğin öbür ucu da ölüm saçıyor.
Peki, Türkiye iki ucu da ölüm olan bir kıskaca mı mahkûm?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları