Aydın Engin

HDP seçmenleri, daha işimiz bitmedi

15 Haziran 2015 Pazartesi

Başlıktaki ayrımcık gözünüzden kaçmasın; “İşiniz” değil, “işimiz” dedim. Çünkü ben de o seçmenlerden biriyim.
Seçimin hemen öncesinden başlayıp bugüne kadar süren ve daha da süreceğe benzeyen karanlık ve kanlı saldırılara bakın. Besbelli ki HDP’ye 80 milletvekili ile Meclis’e girip, üstelik seçim sonrası yayımladığı Parti Meclisi Bildirgesi’nde özlü anlatımını bulan demokratik hedefleri önüne koymuş bir parti olmanın bedelini ödetmek isteyenler kolları sıvadı. Sıvanmış kolları dirseklere kadar kana bulanmış bu “gizli ve karanlık” güçler, sandıkta engelleyemediklerini silahla, mermiyle, bomba ile önleme hesabındalar.
Hızlı bir hatırlatma:
İlk provokasyon girişimi 12 Nisan’da Ağrı Diyadin’de sahneye kondu. Diyadin kırsalında bazıları yaralı 15 askeri ölümle başbaşa bıraktılar. Böylece “PKK’nin desteklediği HDP askerlerimizi öldürdü” denecek ve HDP’nin olası bir sandık başarısını daha doğmadan boğmuş olacaklardı.
Tutmadı. HDP ve Kürt köylüler provokasyonu boşa çıkardı.
Ardından seçim kampanyası boyunca HDP seçim bürolarına, toplantılarına, mitinglerine irili ufaklı yüzlerce (evet yüzlerce) saldırı düzenlendi. Seçim büroları kundaklandı, mitinge katılanlar linç edilmeye çalışıldı.
Tutmadı. Hiçbiri tutmadı.
Provokasyonların dozu artırıldı. Seçime üç gün kala Erzurum’da elleri döner bıçaklı, palalı, hançerli “görevliler” mitinge saldırdı. Polis seyirci rolünü mükemmel oynadı. Kimi HDP seçmenlerini çevre kasabalardan Erzurum’a getiren otobüs, içinde sürücüsü ile birlikte yakıldı.
Tutmadı. Eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ın soğukkanlılık ve provokasyona gelmeme çağrısına mitinge katılanlar alkışlanacak bir disiplinle uydu.
Seçim öncesinde son deneme HDP’nin kalbinde patlatıldı. Seçimden önceki son cumada HDP Diyarbakır mitinginde art arda iki bomba patladı. Dört yurttaş hayatını yitirdi, yüzlerce yaralı var. Sabrının son kırıntılarını korumaya çalışan büyük bir kitlenin yürüyüşe geçip polisle çatışması, yakıp yıkması hesaplanıyordu ve böylece belki seçimin zorunlu iptaline gidecek bir süreç başlayacaktı.
Tutmadı. O dev kalabalık kürsüden yönelen sağduyu çağrılarına disiplinle uydu. Polisin gaz ve su sıkarak paniği ve saldırıyı başlatma hedefli “ek provokasyonu” da boşa çıkarıldı. Öfkeli ama disiplinli bir kitle her şeye rağmen barışı savunacağını ve koruyacağını ilan etti.
Seçim öncesi bütün kirli ve kanlı hesaplar boşa çıktı. Seçim oldu ve artık 80 HDP milletvekili Meclis’te.
Meclis artık AKP elebaşıları için dikensiz gül bahçesi değil.
“Demokrasicilik oyunu” ile bildiğini okumaya alışmışların gerçek demokrasiye gidecek yolları tıkama hesaplarının manevra alanı biraz daha daraldı.

***

Bu pes ettikleri anlamına gelmiyor.
Tersine provokasyonun dozunu ve çapını artırmaktalar.
Günlerdir Diyarbakır diken üstünde. HüdaPar’lı bir yurttaşın öldürülmesi, onun ardından zincirlerinden boşanan kör bir şiddetin üç yurttaşımızı kurşunlayarak öldürmesi ve kentin her an patlayabilecek bir barut fıçısına dönüşü küçümsenemez. Selahattin Demirtaş’ın “Kimin kimi vuracağı bile belirlenmiş” çığlığı öyle rastgele söylenmiş, sallama bir demeç değil. Durumun ciddiyetini ve ürkütücülüğünü pek iyi aktaran bir cümle. Sadece HDP kanadının değil, HüdaPar’lıların da sağduyu, sükunet ve provokasyonlardan uzak durma çağrıları yaptığı gözden kaçmasın. HüdaPar, 90’lı yıllarda askeri eğitimden geçirilip önde gelen Kürtlerin üstüne salınan Hizbullah ölüm aygıtının mirasçısı olarak kuruldu. Ancak
o kanlı mirası reddettiğini ve etkinliğini siyasal düzlemde sürdüreceğini de ilan etti. Ortada bu açıklamasından caydığını, saptığını gösteren bir kanıt yok. Ancak Hizbullah kalıntılarının tümünün de HüdaPar içinde yer aldığı, onun disiplinine uygduğunu söylemek de mümkün değil.
“Uyuyan katiller” bugünlerde onları besleyip büyüten devlet bağlantılı güçlerce uyandırılmışa beziyor.
O yüzden Diyarbakır’da olup bitenleri Kürt siyasal hareketi ile onun dışındaki Kürtler arasında bir çatışma gibi göstermek, bununla sınırlamak isteyen psikolojik savaş sansarlarına kanamayız.
Diyarbakır’da tezgâhlanan saldırılar hepimizi içine alacak kanlı bir sürecin denemeleri.
Buna yol vermemek de sadece Kürt siyasal hareketinin omuzlarındaki bir ödev değil...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları