Aydın Engin

Daldan dala, telden tele…

24 Mayıs 2015 Pazar

Hayır, bu gündem patlaması ile hiçbir kalem erbabı başa çıkamaz. Ben hiç çıkamam...
Bakın rasgele birkaçını sıralayacağım:
Cumhurbaşkanı AKP adına oy istiyor. Anayasa cumhurbaşkanını açıkça tanımlıyor ama o yine de AKP adına oy istemeye devam ediyor.
Yine o konuşmasının AKP’ye oy istemediği bir bölümünde “Diyanet’le ilgili bir müjde vereceğim” diyor. Ertesi gün müjde anlaşılıyor. Mercedes, ama bu defa zırhlı.
Ondan bıkıyorsunuz, ekrana bir haber düşüyor. Valinin biri valilik kenefinin klozetini altınla kaplatmış…
Siz bu haberi hazmetmeye çabalarken başka bir haber üstünüze düşüyor. Batmanlı ve yoksulluğun ne olduğunu küçük yaşlarında öğrenmiş Mehmet Şimşek, devlete alınan lüks makam araçları için “Büyütmeyin bu konuyu. Çerez parası bile değil” buyuruyor…
Tek bir gün böylesi haberlerle dolup taşıyor…
Bunların her biri bir gazete yazısının konusudur…
Peki, bu pazar günü için bunlardan hangisi?
Gel çık işin içinden…
Çıkamadım ve “Öyleyse hepsini” dedim. Yani başlık gibi: Daldan dala, telden tele
Buyrun…

***

Artık boşuna çaba harcamayalım. “Cumhurbaşkanı tarafsızdır, hiçbir partinin yanında saf tutamaz” diyen anayasa hükmünün anlamı da yok geçerliği de.
Mahalle kabadayısının “Ben yapıyorum lan, var mı diyeceğin” diye naralandığındaki çaresizlik durumundan farksız.
Tabii bu arkadaş Kasımpaşalı bir külhanbeyine özenmiyor. Hâşâ…
O, “Yav beni millet seçti. Ben milli iradeyim. Yaparım” diyor ve ardından ekliyor: “Ben zaten alıştığınız gibi bir cumhurbaşkanı olmayacağım dememiş miydim?
Valla demişti. Adam sözünün eri…
Bu durumda nafile yere nefes tüketmeyelim.
Ancak o da şunu bilsin: Bu seçimin sonuçlarından AKP’de Ahmet Davutoğlu değil bizzat kendisi sorumludur. Yani parti seçimden zaferle çıkarsa alkışlar onun olacak.
Amaaa ufukta zafer değil kötü bir yenilgi görünüyor gibi. O zaman bu sonucun faturası da ona kesilecek.
Epey de yüklü bir fatura olacak besbelli…
Neyse bana ne, bize ne…

***

Şu Diyanet İşleri Başkanı’na lüks Mercedes makam aracı alınması sorunu yılan hikâyesine döndüydü. Başkan eleştirilerden yıldı ve araçtan “İbret-i âlem için” vazgeçtiğini ilan etti. Biz, “Yav bu kime ibret olacak, kim bundan ders çıkaracak” gibi nafile sorulara cevap ararken saraydan “O” gürledi, “Bana sorsa geri verdirmezdim” buyurdu. Ama pek dinleyen olmadı. O da bunu kendine yediremedi ve ilan etti: “Bir müjdemiz olacak ve bu Diyanet İşleri Başkanımız ile ilgili olacak”…
Müjde hemen o gün belli oldu. Diyanet İşleri Başkanı’na Mercedes makam aracı tahsis edilecek. Hem de zırhlı bir Mercedes. Kurşun geçirmez, su sızdırmaz bir araç yani…
Sizi bilmem, ama ben bu müjdeye bir sevindim bir sevindim ki sormayın. Durup durup “Yaşasın Cumhurbaşkanı, eleştirileri elinin tersiyle silip attı ve söylenenlerin tam tersini yaptı” diye naralanıyorum. Karım da “Bu herife bir şeyler oldu ama ne” diye kara kara düşünüyor…
Çünkü anlamıyor… Siz de pek farkında değilsiniz.
Ali Nesin taktiği uygularsak Tayyip Erdoğan ile ilgili pek çok sorunu çözeriz.
Açıklayayım:
Sevan Nişanyan sadece inatçı, sadece dirençli bir adam değil; aynı zamanda bildiğini okuyan, huysuz bir arkadaşımızdır. En kadim dostu da Ali Nesin’dir. Ali Nesin, Sevan’ın yapmasını istediği bir iş, bir davranış söz konusu ise tersini söylermiş. Yani sağdan gidilmesini istiyorsa, “Soldan gidelim” dermiş. Sevan nasıl olsa “Hayır sağdan gideceğiz” diyecek…
O hesapça işte. Biz de bundan sonra bu taktiği uygulayalım. Mesela zamanında “Diyanet İşleri Başkanımıza bir değil iki Mercedes alınsın; kapı kolları gümüşten, tamponları altından olsun” demeyi akıl edebilseydik, Tayyip Erdoğan, “Vay be bunlar böyle istiyor öyle mi? Hah hah hah… Gösteririm ben onlara şimdi” diyecekti ve Diyanet İşleri Başkanımız, tıpkı Katolikliğin Papası gibi Fiat Albea ile idare etmek zorunda kalacaktı…
Sonra belki “Sayın Cumhurbaşkanım az terliyorsunuz, çok sık miting yapmıyor, TV’lerde az görünüyorsunuz. Daha, daha, daha” desek bakarsınız sarayına çekilir; sesi çıkmaz; gül yüzünü bize göstermez olur…
Ne kadar akıllıyım değil mi?

***

Hepsini” derdim ama hepsine yerim kalmadı.
Oysa bugün Hatay’da devleti temsil eden vali Ercan Topaca’nın Kocaeli’ndeyken 752 bin TL harcatıp makam tuvaletini altınla kaplatması üstüne birkaç paragrafçık döktürmek için avucum kaşınıyor. Hiç olmazsa altın rengi ile o makam kenefinin klozetinin içine düşecek marifetin rengi üstüne bazı tahminlerde bulunmak isterdim. Zalim felek… Dedim a yerim bitti...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları