Aydın Engin

Daldan dala, nalına mıhına...

16 Temmuz 2015 Perşembe

Koalisyon güreşlerinin birincisi bitti. Bu peşrevdi. Anlaşılan müzakere masasında AKP ile CHP tutuşacaklar.
MHP de “Öyle elense çekilmez... Aaa şuna bak kurt kapanına alacağım derken göbeği güneş gördü... Yav bunlar güreş bilmiyor. Ben olsam tek paça değil çift paça dalardım...” diye vıdı vıdı edecek, bunun adı da muhalefet olacak...
HDP ise içerden ve dışardan gelen çelmelere rağmen dik durup ilkelerini ve ille de barışı savunmak için canını dişine takacak.
Kırkpınar güreşlerinin bir ağası var diye, birisi de kendini koalisyon güreşlerinin ağası sanıyor. Ne gibi bir koalisyona evet diyeceğini, nasıl olursa karşısına dikileceğini ilan etmekte. Bense karşısına dikildiğinde ne olacağını pek merak ediyorum. Yakında göreceğiz biliyorum. Ama epeydir mosmor olmuş bir surat görmedim, o yüzden sabırsızlanıyorum...

***

Başbakan Erdoğan’ın danışmanlığından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözcülüğüne terfi eden İbrahim Kalın, epey kalın açıklamalar yaptı.
Beştepe Sultanı kendi söylerse dalga geçileceğini biliyor olsa gerek ki, sözcüsüne söyletti. Aktarıyorum:
“...Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapmak Türkiye ve bölgede barışa katkı yapmaz...”
Cümle yanlış.
Kimsenin, yani aklı başında, demokrasi kültürü gelişmiş kimsenin Erdoğan’a karşı düşmanlık yaptığı yok. Bu ilkellik olur. Ama galiba sözcü Kalın “düşmanlık” derken Tayyip Erdoğan’a siyasal, ideolojik ve kültürel olarak karşı olmayı, eleştiri oklarının ne kadar sert olursa olsun esirgenmemesini anlıyor.
Ama o zaman mantık da yanlış.
Recep Tayyip Erdoğan gibi bir siyasetçiye hemen her konuda şiddetle muhalefet etmek, onun değerlerini reddetmek, onun dayattığı değerlere uymamak Türkiye’de ve bölgede barışa katkı yapar. Hem de çok değerli bir katkı olur.

***

Anayasa Mahkemesi, önceki gün dershanelerin kapatılmasına yönelik yasayı iptal etti.
Dün de valilerin okul müdürü atamasına olanak sağlayan yasayı...
Millette bir sevinç, bir sevinç.
Oysa olan eşeğini kaybedip bulunca sevinmekten ibaret.
Herhangi bir demokraside ve hukuk devleti ilkelerinin geçerli olduğu bir ülkede zaten dershaneleri kapatan yasa da, valilere böyle abuk sabuk yetkiler veren yasalar da ya hiç çıkarılamaz, yanlışlıkla çıkarılırsa kısa sürede yüksek yargı duvarına çarpıp iptal edilir.
Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı, olsa olsa “Niye bu kadar geç kaldın ey yüce mahkeme” diye sormak gerek.
Niye bu kadar geç kaldığının cevabı ise besbelli değil mi?
7 Haziran sonrasında “AKP tepelerine karşı bir karar verirsem pişmiş tavuğun başına gelenler benim de başıma gelir” korkusu biraz (çoooook az) hafifledi de ondan.
O korku tümüyle yıkılırsa neler olacağını varın siz hesaplayın...

***

Daldan dala dedim ya, son dal benim konduğum dal olacak.
Düzenli Tırmık okuyanlar belki hatırlar, kısa süre önce “Bilal’e anlatır gibi” başlıklı bir Tırmık yayımladım.
Cumhurbaşkanı’nın biricik evladı, okçubaşı Bilal Erdoğan, avukatı aracılığıyla savcıya başvurdu ve dilekçesinde “Bu gazeteci Bilal’e anlatır gibi diyerek benim haysiyet ve onurumu zedeledi, bana hakaret etti” dedi.
Savcı da benim ifademe başvurdu.
İfademi verdim. Bundan sonra ne olur bilemem. Ama siz siz olun, sakın ola ki içinde Bilal geçen cümleler kurmayın. Hele “Pencere açıldı Bilal oğlan / piştov patladı / Gidin bakın Bilal oğlan / Yine kimi hakladı” diyen o ünlü türküyü söylemeyin, dinlemeyin, hatta mırıldanmayın. Bakarsınız “Bu bana katil dedi” diyerek dava açılır, mahkeme kapılarında sürünürsünüz.
Benden uyarması...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları