Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
CHP, sosyal demokrat olduğunu hatırlayınca...
7 Haziran’da CHP yüzde kaç oy alacak sorusunu tartışmanın âlemi yok.
Keza HDP barajı aşsın diye kimi CHP seçmeni oyunun yönünü bu seçim için değiştirecek kaygısının, paniğinin de âlemi yok...
CHP’nin kendisi 7 Haziran’ın ardından bir iktidar beklentisi içinde değil.
Tamam parti sözcülerinin, hele hele kampanyanın bütün yükünü tek başına taşıyor görünen Kılıçdaroğlu’nun kalkıp “Valla biz bu seçimde iktidar değil, bir miktar oy yükselmesi bekliyoruz” diyecek halleri yok. Ancak çok büyük çalkantı dönemlerinde, siyasetteki büyük dönemeçlerde belki, ama bu seçimlerde CHP’nin yüzde 30 barikatını bir türlü aşamayan oy oranının patlama yapmasını beklemek ancak gönlünden geçeni, gerçeklerin yerine koyanların beklentisi olabilir...
HDP’nin barajı aştığı, CHP’nin ve MHP’nin birkaç puan oy artırdığı ve AKP’nin tek başına hükümet kuramaz hale geldiği bir Meclis aritmetiğinde HDP’nin dışarıdan destek verdiği bir CHP-MHP koalisyonu hesabı yapanlar da var. Teorik olarak bu mümkün. Tabii alıştığı iktidar nimetlerini kaçırmak istemeyen AKP’nin kaderine razı olup MHP ile bir koalisyon kurması da mümkün ve siyasal çizgilerine bakılırsa bu daha mümkün.
Seçim sonrasına ilişkin falcılıktan öteye geçmeyen böylesi olasılıkları tartışmak bana pek anlamlı gelmiyor. 7 Haziran akşamı, berberin dediği gibi “Saçımız ak mı kara mı” göreceğiz. Aceleye gerek, doğmamış çocuğa don biçmenin de âlemi yok...
Bugünün demokratik ödevi Erdoğan önderliğindeki ve zihniyetindeki bir siyasi hareketin otoriter, hatta totaliter bir Türkiye için dörtnala kalkmasının önüne geçecek bir seçim sonucuna ulaşmak üzere çalışmak olsa ve bundan ibaret olsa gerek.
***
Ancak seçim sonuçlarından bağımsız olarak CHP’nin seçim kampanyasını üstüne oturttuğu ana eksen üstüne şimdiden konuşmakta yarar var. Tamam, 7 Haziran’ın ardından uygulamaya girecek bir programdan söz etmiyoruz. Ancak uzun, hem de çoooook uzun süredir sosyal demokrat bir parti olmayı seçtiğini ve yolda yürümesi gerektiğini unutmuşa benzeyen CHP’nin, 7 Haziran seçimleri yüzünden ya da sayesinde 1974’ten bu yana dillendirmediği, dillendiremediği bir ekonomik programı ete kemiğe büründürmesi hem CHP açısından önemli, hem Türkiye demokrasisi açısından... Üstelik CHP bu kez, 70’li yıllarda savunduğu “Köykent” gibi şiiri bol, içi boş projeler yerine günümüzün sosyal demokrasisiyle uyumlu bir programla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
Hazırlanıyor dedim, çünkü programın tümünü henüz bilmiyoruz. Kılıçdaroğlu yarın sonuncu ve kendi deyimiyle en önemli ayağını açıklayacak. O zaman program üstünde daha ayrıntılı durmak, eleştirmek, tartışmak olanağı bulacağız...
Ama daha bugünden söylenmesi gerekenler var:
24 Ocak 1980’den bu yana, tam 35 yıldır Türkiye’deki iktidarlar vahşi kapitalizmin kibarca (kibarca?) söylenişinden başka bir şey olmayan “Serbest piyasa ekonomisi”ni savuna ve uygulaya geldiler.
Bunun sonuçlarını hepimiz günlük yaşamda gördük, görüyoruz. Örgütsüzleştirilmiş, örgütlü olmaları devlet katında suç sayılan emekçi kitleler... Bütün sektörlerde sendikaların kazınması... Sendikasızlığın olağanlaştırılması... Bu uğursuz zihniyet 35 yıla damgasını vurdu. Orta sınıfın sayıca arttığı, ekonomik büyümede harika yüzdelere ulaşılması, krizlerin teğet geçtiği bir ekonomi üstüne güzellemeler yazıldı. Ama kentlerdeki ücretli ve kırlarda geçimini tarıma, hayvancılığa bağlamış kitlelerin gitgide ve sürekli yoksullaşması üstünde durulmadı.
Bir gazete yazısının sınırları içinde kalarak söyleyeceğim: Ekonominin üretim, tüketim ve bölüşüm diye anılan üç ana ayağından üretim ve tüketim üstünde bol bol duruldu da bölüşüm ısrarla ve inatla göz ardı edildi.
CHP’nin 7 Haziran için önümüze koyduğu program işte göz ardı edileni yani bölüşümü gündemine alıyor. Daha adil bir bölüşümün mümkün olduğunu savunuyor ve bunu nasıl ete kemiğe büründüreceğini açıklıyor.
Yani rejimi değiştirmeden, kapitalizmin sınırları içinde kalarak, ülkede üretilen değerler toplamının daha adil bir bölüşümü söz konusu. Günümüz sosyal demokrasisi de bundan farklı değil.
O yüzden yazının başlığını “CHP sosyal demokrat olduğunu hatırlayınca” koydum. Seçim bildirgesi ile CHP bereketli ve önemli bir tartışmayı başlattı. Seçim sonucu ne olursa olsun, bu onun hanesine olumlu bir puan olarak eklenmelidir. Çünkü Türkiye sosyal demokrasisi de sosyalist solu da bu içerikte tartışmalardan epeydir uzak kalmıştı.
Valla ben kendi payıma, sosyal demokrat filan olmadığım halde bu bereketli ve yakıcı tartışmayı başlatanlara “alkışlıyoruz” demekteyim...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu