Aydın Engin

Cemaat beleşçi mi, işbirlikçi mi?

10 Nisan 2016 Pazar

Kestirmeden “17/25 Aralık dosyaları” dediğimiz günlerin özü özeti ses kayıtlarıydı. Gizli dinlemelerle elde edilmişlerdi, ardı ardına internete aktarıldılar. Türkiye’yi sallayan, Tayyip Erdoğan komutasındaki AKP tayfasına “Ulan çok yıllar sonra güç bela elde ettiğimiz ve tadını doya doya çıkarmakta olduğumuz iktidar elimizden gidiyor mu” paniğine sürükleyen; geceleri ter içinde uyandıkları karabasanlara yol açan heyecanlı günler yaşadık.
Sonra Erdoğan önderliğindeki pişkin siyasetçiler bu badireden ancak “İnkâr, yüksek sesle inkâr, inadına inkâr, asla geri adım atmadan inkâr” yoluyla kurtulabileceklerine karar verdiler.
Ardından da hâlâ sürüp gitmekte olan “AKP - Cemaat savaşları” başladı. Bugünkü durum Cemaat’in ağır kayıplar vererek çekilmekte olduğunu, AKP’nin ise savaşı kazandığı ama düşmanı tümüyle yok edemediği için hâlâ uykularının kaçtığını gösteriyor.
Bugünleri bırakıp o günlere dönelim.
O günlerde kafamda çengellenen bir soruydu: Cemaat gizli dinlemeleri kendisinin yaptığını ve internete kendisinin sızdırdığını adeta kabul etmiş bir suskunluk içinde kaldı.
Neden?
O günlerde Cemaat’ten tanıdıklarıma da bu soruyu bu kadar açık seçik sordum. Akla uygun ve ikna edici bir cevap elde edemedim. “Evet biz yaptık. Gördün mü gücümüzü” diye şişinmiyorlardı. Ama “Hayır biz yapmadık, bize iftira ediliyor” da demiyorlardı.
Sorunun olası cevabını o günlerde bulamadık ama bugünlerde sanki bulmuş gibiyiz.
Hem Cemaat’in, hem AKP tepelerinin bağırlarına basmadıkları ama vaz da geçmedikleri gazeteci Fehmi Koru geçen günlerde bir kitap yayımladı: Ben Böyle Gördüm.
Fehmi Koru kitabında gizli dinlemeleri kimin yaptığına ve ses kayıtlarını internete kimin sızdırdığına cevap vermeye çalışıyor.
Kitaba göre gizli dinlemeleri yapan da, tapeleri sızdıran da büyük ihtimalle bir “dış güç”. Cemaate yakın medya ise “güç bizde” algısını yaratmak için dinlemeleri de, ses kayıtlarının sızdırılmasını da sahiplendi.
Anlaşılan Cemaat hava basayım, güç gösterisi yapayım derken başına belayı kendi eliyle ve diliyle sarmış.
Peki, Fehmi Koru’nun “dış güç” vurgusu ne kadar isabetli?
Bence neredeyse on ikiden vuracak kadar isabetli.
Hatırlayın 2014 Mart’ında Dışişleri Bakanlığı’nda gizli, hem de çok gizli kalması gereken bir toplantı yapıldı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler Suriye’ye ilişkin konuşuyorlardı. Hani MİT Başkanı Fidan’ın “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırır savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırtırız” diyerek Suriye’ye askeri saldırı fırsatı yaratma formüllerinden söz ettiği ünlü ve Türkiye dış politika tarihine bir yüzkarası olarak geçen toplantı…
Yine hatırlayın. O günlerde Can Dündar arkadaşımızın başında olduğu Artı 1 Televizyon kanalında yayımlanan Canlı Gaste programına MİT Kontrterör Dairesi’nde başkanlık yapmış, ünlü ve kara ünlü Mehmet Eymür konuk olarak katıldı. Bir üst paragrafta sözünü ettiğim dinleme olayı soruldu. Uzman istihbaratçının verdiği cevap pek kısaydı:
- Bu düzeyde bir gizli dinleme ancak çok gelişmiş bir istihbarat örgütü tarafından yapılabilir. Bunu öteki gizli dinlemeler için de söylemek mümkün.
Eymür adını anmadan CIA’i işaret ediyordu.

***

Bu aktardıklarım doğru ise, ki bana pek doğru gibi geliyor, 17/25 Aralık için “Bana karşı darbe yapılmak istendi” diye bar bar bağıran Erdoğan ve onun her boy ve soydan “hık” deyicileri, olsa olsa kendi başını belaya sokacak kadar avanak bir “eylem tırtıkçısı” olan, eğer değilse görevi el ulağı gibi bir işbirlikçilikle sınırlı Cemaat’in ötesine geçip sahici darbeciler üstüne ne düşündüklerini bir açıklasalar ya…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları