Aydın Engin

Bir meydan okuma: Akademi Eki

16 Mart 2017 Perşembe

Cumhuriyet üç haftadır her çarşamba bir ek yayınlıyor: Akademi...
Yok, bu cümle pek kısa ve yetersiz oldu. Tekrarlayacağım:
Cumhuriyet üç haftadır her çarşamba, olmayan mali olanaklarını olmayacak ölçülerde zorlayarak bir ek çıkarıyor: Akademi...
Kâğıdın, mürekkebin, baskı giderlerinin dolarla hesaplandığı ve doların koskoca Cumhurbaşkanımızın “Dolar in, TL çık” buyruklarına kulak asmadığı, kanatlanıp yükseklere uçtuğu şu günlerde 18 sayfalık ana gazeteyi çıkarmakta bile zorlanırken bir de Akademi eki nereden çıktı?
Hiiiiç! Bir meydan okuma gereksiniminden çıktı. Üniversitelerde benzeri görülmemiş bir kıyımda KHK denen giyotin akademisyenlerin boynuna durmaksızın inerken özgür düşüncenin beşiği hoyratça parçalanıp, bilimin tepesine siyasal İslamın balyozu vurulurken ne akademisyenler susturulabilirdi, ne Cumhuriyet.
İkisi de susmayınca, susmayı reddedince, susturmak isteyenlere inat dirençlerine direnç katınca Akademi eki doğdu.
Burada salt akademisyenler yazıyor ve yazacak. Üniversitelerden atılan, atılmayıp susmayan, emekli olmuş, olmamış akademisyenler... Hunharca koparıldıkları öğrencilerine ve öğrenciliği geride bırakmış ama öğrenmekten vazgeçmemiş okurlara üniversite amfilerinden, kürsülerinden olmayınca Cumhuriyet’in sayfalarından seslenecekler.
Sesleniyorlar da...
Kapı yoldaşım Tayfun Atay dün kendi köşesinde akademinin, akademisyenin ne olduğunu ve ne olmadığını pek güzel anlattı. Onun üstüne benim ekleyeceğim her cümle fuzuli olur.

***

Akademi ekimizi bir meydan okuma olarak niteledim.
Çölleşmiş medya ortamında halkın haber alma hakkını savunmak, olup bitenin doğru yorumlarını sayfalarında yansıtmak zaten bu ülkenin bu koşullarında başlı başına bir meydan okuma.
Üç koldan kuşatılmış, susturulmak istenen bir Cumhuriyet var.
Bir idari dava ile Cumhuriyet Vakfı ele geçirilmek isteniyor. Bir ceza davası, iddianamesi bir türlü yazıl(a)madan 11 arkadaşımızı Silivri zindanında tutuyor. Bir mali kuşatma ile Cumhuriyet’in oldum bittim kıt mali olanakları kurutulmak isteniyor.
Bütün bu saldırılara, bu ağır kuşatmaya rağmen bir de Akademi eki çıkarmak ilk bakışta pek akıl kârı değil. Nitekim bunu söyleyen birkaç okur e-postası bana bile yollandı.
Eğer kovulan, öğrencilerinden koparılan; kürsülerinden, bilim ürettikleri yuvalarından kovulan akademisyenler sussaydı; boyun eğseydi, diz çökseydi bu ek çıkmazdı.
Mülkiye’de, Marmara Üniversitesi’nde, Ege Üniversitesi’nde, Boğaziçi’nde öğrencileriyle omuz omuza vermiş, kimi kovulmuş, kimi henüz kovulmamış akademisyenler susmadı, boyun eğmedi, diz çökmedi.
Bu koşullarda Akademi eki çıkarmadan Cumhuriyet gazetesi de Cumhuriyet gazetesi olmazdı.

***

Cumhuriyet reklamı gibi bir Tırmık oldu değil mi?
Evet, tam da onu yaptım zaten. Reklam yaptım, övündüm, “Ben de oradayım” diye kıvandım.
Hayır, bir Akademi eki yayımladığı için Cumhuriyet’in tirajı patlamadı.
Olsun. Bilime karşı karanlığı çıkaranlara meydan okumanın keyfi ve onuru bize yeter.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları