Aydın Engin

Bir Hukuk Kahramanının Ardından

01 Aralık 2014 Pazartesi

Sacit Kayasu öldü.
Çoğunuz onu tanımıyorsunuz. Çok çok adını duydunuz. Ben iyi tanırım. Arkadaşımdır. Onunla, o zorlu günlerde ilk (yoksa tek mi?) söyleşiyi yapmışlığım bana ve yayımlayan Cumhuriyet’e onur veriyor.
Sacit Kayasu, Adana c umhuriyet savcısı iken Mart 2000’de, 12 Eylül darbesini yapanların suçunun zamanaşımına uğratılmasını önlemek amacıyla bir iddianame düzenledi. Adana Başsavcılığı iddianameyi yok saymaya kalkıştı. Sacit Kayasu ısrar etti. Sonunda hem iddianame hem yasalar ahlaksızca yok sayıldı ve bir cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianame çöpe giderken o savcı da meslekten atıldı. Meslekten atılma kararının altında resmi ideolojinin yargı erkindeki kalelerinden HSYK’nin imzası vardı.
Kayasu sadece savcılıktan atılmadı, avukatlık yapması da yasaklandı. Ama o inatçı ve sabırlı bir demokrattı. Yıllar sürecek bir hukuk mücadelesine girişti. İç hukuk yolları tükenince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, Kayasu hakkında verilen kararı iptal etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı erki ve Adalet Bakanlığı direndi. Ama AİHM de kararında direndi. Sonunda Kayasu’nun hakları geri verildi. Ama mücadele bitmedi. Savcılığa dönme istemi “Emekliliğini kendi istediği” gerekçesiyle reddedildi. Hiç olmazsa avukatlık yapabilmek için başvurduğu “sıkı ulusalcı” İstanbul Barosu başvuruyu reddetti. Kayasu itiraz etti. İstanbul Barosu yine reddetti. Sonunda AİHM kararına dayanarak başvurduğu Türkiye Barolar Birliği, Kayasu’nun “Hiç olmazsa avukatlık yapması”na izin vermek zorunda kaldı.
Sacit Kayasu İstanbul’da avukatlık yaparak ekmeğini kazanmaya çalıştı ve başının gölgesini hiç önüne düşürmedi.
12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu’nun ardından 12 Eylül faşist darbesinin beş elebaşısından hayatta kalan baş elebaşı Kenan Evren ve general Tahsin Şahinkaya yargıç karşısına çıkarıldıkları gün telefonlaştık, T24’ün daracık salonunda buluştuk. Yanında iki kutu bira getirmişti. Gözleri parlayarak konuştu.
- Bugün benim de, senin de bayram günün. Ben içki içmiyorum artık ama bugün içelim…
Kutu biraları tokuşturduk.
Gözlerinin parıltısı daha da artarak övündü:
- Biliyor musun, iddianamede kaynak gösterilen belgeler arasında benim iddianame baş köşede yer alıyor.
Haklıydı. Evren ve Şahinkaya’yı sanık iskemlesine oturtan iddianamede kaynak gösterilen resmi belgeler arasında Sacit Kayasu’nun 28 Mart 2000’de hazırladığı iddianame yer alıyordu.
12 Eylül darbecilerini sanık iskemlesine oturtan çorbada çok kişinin ve kurumun tuzu var.
Ama Sacit Kayasu’ya özel bir yer ayırmak gerek.
12 Eylül darbesinin elebaşılarının kendilerini anayasal güvenceye aldıkları, “Yargılanamaz, yargılanmalarından söz bile edilemez” sanıldıkları 2000 yılı ilkbaharında cumhuriyet savcılığı görevini “cumhurun savcısı” olarak kavrayacak bir hukuk bilinci ve yurttaş cesareti ile ortaya çıkıp iddianame hazırlamak her yiğidin harcı değildi.

***

Sacit Kayasu yiğitti. Sahici bir hukuk yiğidi
Önceki gün kansere yenik düştü. Dün de onu uğurladık…
Arkadaşımın ardından söylenecek sözüm çok.
Ama tek cümleyle yetineceğim:
Teşekkürler “hukuk savaşçısı” Sacit Kayasu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları