Aydın Engin

Almanya 1933 - Türkiye 2016

07 Nisan 2016 Perşembe

5 Nisan “Avukatlar Günü”ydü. Önce “Dünya Avukatlar Günü” sandım. Meslek alışkanlığı ile bir de Google Aleyhüsselam’a sordum; değilmiş; sadece “Türkiye Avukatlar Günü”ymüş.
Kim nasıl ve neye dayanarak avukatların temsilcisi olarak onları seçti bilmiyorum; 5 Nisan günü avukatlardan bir grup Cumhurbaşkanlığı külliyesinde, külliyenin sahibi olan Zat’ın huzuruna kabul edildiler. O da Avukatlar Günü’nü kutlamak üzere uzun ve önemli bir konuşma yaptı...
Uzun’u boş verin ama “önemli” nitelemesi az bile. “Çok, pek çok önemli” filan demek gerek.
Çok, pek çok önemli çünkü Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Zat o konuşmasında bir eşiği aştı. Yalnız eşiği değil kendini de aştı.
Tek bir cümle aktaracağım. Binlerce sayfaya bedel bir cümle. Türkiye ve dünya hukuk literatürüne girmeyi kesinlikle hak etmiş bir cümle.
Buyrun:
“Terör örgütünün yandaşlarını vatandaşlıktan çıkarmak dahil tüm önlemleri almak durumundayız.”
Terör eylemi yasalarımıza göre suçtur. Cezası da yasalarda yazar. O yasalarda vatandaşlıktan çıkarma diye bir cümle yoktur.
Bu malum. Ama o Zat malumun ötesine, epey ötesine geçti: Terör örgütü yandaşlığı...
Şimdi durun, bir soluk alın ve cevap verin:
Bir yurttaşın terör örgütü destekçisi olduğu nasıl anlaşılır, hangi hukuk terazisi, neyi nasıl tartar da “Bu adam ya da bu kadın terör örgütü yandaşıdır” der?
Ona buna sataşmayacağım, başkaları üstünden tartışmayacağım. Bendeniz, Cumhuriyet gazetesi çalışanı, epey kıdemli gazeteci Aydın Engin, bugüne kadar, mesela Kürt sorunu üstüne yazıp çizdiklerine bakılarak terör örgütü yandaşı sayılabilir mi; sayılmalı mı?
Sizin cevabınızı bilemem. Ama Külliye patronu Zat ile aramda geçen sanal bir konuşma dünden beri kafamda dolanıp duruyor.
- Sen terör örgütü yandaşısın, seni vatandaşlıktan çıkardım…
- Nereden anladın benim terör örgütü yandaşı olduğumu?
- Çünkü benden yana değilsin. Bu yeter…
Anneeeeee!..

***

Ikinci Dünya Savaşı bittikten, Almanya ikiye bölünüp birine Federal Almanya Cumhuriyeti, ötekine Almanya Demokratik Cumhuriyeti dendikten sonra sıra iki yeni devletin anayasalarına geldi. 8 Mayıs 1949’da Federal Almanya’nın (Batı Almanya da denir) yeni anayasası kabul edildi.
Federal Almanya Anayasası’nın 16. maddesinin birinci fıkrasında şöyle yazar:
Die deutsche Staatsangehörigkeit darf nicht entzogen werden.”
Serbest çeviriyle Türkçesi: Hiç kimse Alman vatandaşlığından çıkarılamaz...
İkinci fıkrasında ise şöyle: Kein Deutscher darf an das Ausland ausgeliefert werden.
Türkçesi: Hiçbir Alman yurttaşı sınır dışı edilemez.
Siyasal göçmenlik yıllarımda Alman arkadaşlarıma bu maddelerin “Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez” kesinliğinde anayasaya konma sebebini sordum.
Kısa ve yalın bir cevap aldım:
- Senin bunu anlaman zor Engin... Hitler döneminde vatandaşlıktan çıkarıp sınır dışı etmek muhaliflere karşı bir silah olarak kullanıldı. Bu ülkenin en değerli evlatları, bilim adamları, sanatçılar, akademisyenler, sosyalistler, komünistler yurttaşlıktan atıldılar ve sınır dışı edildiler. Bir daha böyle bir devlet terörü uygulanamasın, uygulamaya kalkanlar anayasa suçu işlemiş sayılsın diye o madde anayasaya kondu. Anladın mı?
Ben anladım. Sanırım siz de anladınız.
Anlamayan var mıdır?
Vardır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları