Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
1 Kasım’a daha 17 gün var
Herhalde fark ettiniz, “Seçime az kaldı, kolları sıvayın ve acele edin” demek isteseydim “17 gün kaldı” derdim. Oysa “…daha 17 gün var” dedim. Yani çok var.
17 uzun gün daha var önümüzde.
Seçimi yaptırmamak isteyenlerin, seçimi epey ileri bir tarihe ertelemek isteyenlerin, seçimden AKP’nin tek başına iktidarını çıkarmak isteyenlerin önünde her türlü melaneti, haltı, provokasyonu, hileyi yapabilmelerine, dolap çevirebilmelerine, tezgâh kurabilmelerine rahat rahat yetecek 17 gün...
Kendilerine oy vermedikçe “milli irade”nin yanlış yaptığını düşünecek, dahası bunu açık açık söyleyecek kadar zembereği boşananlar 1 Kasım’da da benzer sonuç çıkmasından ölümüne korkuyorlar ve sandık taşıyarak, sandık birleştirerek kendilerine oy vermeyeceğini tahmin ettikleri kesim ve kişileri sandıktan uzak tutmaya çabaladılar. Sahiden de Güneydoğu’da HDP’den oy kaçırma fırsatı ve olanağı verebilecek bir kirli yöntemdi. Olmadı, bu manevra YSK’den döndü.
Şimdi daha kestirme ve büyük olasılıkla daha kirli yöntemler üretilmesi gerekiyor. Çünkü AKP’nin tek başına hükümet kuracak iskemle sayısına ulaşmasının önündeki tek engel, tıpkı 7 Haziran’da olduğu gibi yine HDP.
Eğer bu sağlanamazsa, sağlanamayacaksa AKP, özellikle Tayyip Erdoğan için çıkış yolu ya da kaçış yolu olarak seçimi yaptırmamak dışında bir seçenek kalmıyor...
Tamam, yapılamayan bir seçimin iktidara yükleyeceği çok ağır sonuçlar var. Ancak bu sonuçlar -AKP ve özellikle Erdoğan için- 17-25 Aralık karabasanını yeniden yaşamaktan daha ağır değil.
Ya seçimden tek parti iktidarı olarak çıkabilecekleri bir sonuç ya da yapılamayan, yaptırılmayan bir seçim.
Bunu göze alabilirler.
Ancak onlar göze alsa bile hedeflerine ulaşmaları engellenebilir.
“Size seçimi engelletmeyeceğiz” denebilir ve bu hedef kazanılabilir.
Ancak iktidar ne yaparsa yapsın sabrederek, boyun eğerek, susarak, katlanarak, “Hele kazasız belasız şu seçim gününe varalım” uysallığı ile değil, CHP ve HDP’nin seçmen (üye değil, seçmen) kitlelerini hareketlendirerek, “Size bu seçimi engelletmeyeceğiz”i sadece CHP ve HDP liderlerinin değil, milyonluk kitlelerin haykırışı haline getirerek...
***
Kuşkusuz bir reçete sunmadım. Kaldı ki haddimi bilirim. Ustalarım bana siyasi partilere akıl öğretmenin gazetecinin ödevi ve görevi olmadığını defalarca vurgulayarak öğrettiler.
Ancak yapılamayan ya da yaptırılamayan bir seçim sonrasının Türkiye’sini öngörebilmek için deha olmak gerekmiyor. Bu düşünmesi bile ürküntü veren sonucu önlemek, öncelikle siyasi partilerin görevi ve ödevi.
O yüzden önümüzdeki 17 uzun gün HDP ve CHP için bu siyasal hüneri, siyasal gidişata yön verebilme yetisini gösterebilmelerine ilişkin sınav günleridir de...
17 uzun gün boyunca bu yakıcı alanda CHP ve HDP’yi dikkatle gözlemek ve gözlem sonuçlarını okurlarla paylaşmak ise gazetecinin görevi...
Ustalarım böyle öğretti...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu