Aydın Engin

1 Kasım’a daha 17 gün var

14 Ekim 2015 Çarşamba

Herhalde fark ettiniz, “Seçime az kaldı, kolları sıvayın ve acele edin” demek isteseydim “17 gün kaldı” derdim. Oysa “…daha 17 gün var” dedim. Yani çok var.
17 uzun gün daha var önümüzde.
Seçimi yaptırmamak isteyenlerin, seçimi epey ileri bir tarihe ertelemek isteyenlerin, seçimden AKP’nin tek başına iktidarını çıkarmak isteyenlerin önünde her türlü melaneti, haltı, provokasyonu, hileyi yapabilmelerine, dolap çevirebilmelerine, tezgâh kurabilmelerine rahat rahat yetecek 17 gün...
Kendilerine oy vermedikçe “milli irade”nin yanlış yaptığını düşünecek, dahası bunu açık açık söyleyecek kadar zembereği boşananlar 1 Kasım’da da benzer sonuç çıkmasından ölümüne korkuyorlar ve sandık taşıyarak, sandık birleştirerek kendilerine oy vermeyeceğini tahmin ettikleri kesim ve kişileri sandıktan uzak tutmaya çabaladılar. Sahiden de Güneydoğu’da HDP’den oy kaçırma fırsatı ve olanağı verebilecek bir kirli yöntemdi. Olmadı, bu manevra YSK’den döndü.
Şimdi daha kestirme ve büyük olasılıkla daha kirli yöntemler üretilmesi gerekiyor. Çünkü AKP’nin tek başına hükümet kuracak iskemle sayısına ulaşmasının önündeki tek engel, tıpkı 7 Haziran’da olduğu gibi yine HDP.
Eğer bu sağlanamazsa, sağlanamayacaksa AKP, özellikle Tayyip Erdoğan için çıkış yolu ya da kaçış yolu olarak seçimi yaptırmamak dışında bir seçenek kalmıyor...
Tamam, yapılamayan bir seçimin iktidara yükleyeceği çok ağır sonuçlar var. Ancak bu sonuçlar -AKP ve özellikle Erdoğan için- 17-25 Aralık karabasanını yeniden yaşamaktan daha ağır değil.
Ya seçimden tek parti iktidarı olarak çıkabilecekleri bir sonuç ya da yapılamayan, yaptırılmayan bir seçim.
Bunu göze alabilirler.
Ancak onlar göze alsa bile hedeflerine ulaşmaları engellenebilir.
“Size seçimi engelletmeyeceğiz” denebilir ve bu hedef kazanılabilir.
Ancak iktidar ne yaparsa yapsın sabrederek, boyun eğerek, susarak, katlanarak, “Hele kazasız belasız şu seçim gününe varalım” uysallığı ile değil, CHP ve HDP’nin seçmen (üye değil, seçmen) kitlelerini hareketlendirerek, “Size bu seçimi engelletmeyeceğiz”i sadece CHP ve HDP liderlerinin değil, milyonluk kitlelerin haykırışı haline getirerek...

***

Kuşkusuz bir reçete sunmadım. Kaldı ki haddimi bilirim. Ustalarım bana siyasi partilere akıl öğretmenin gazetecinin ödevi ve görevi olmadığını defalarca vurgulayarak öğrettiler.
Ancak yapılamayan ya da yaptırılamayan bir seçim sonrasının Türkiye’sini öngörebilmek için deha olmak gerekmiyor. Bu düşünmesi bile ürküntü veren sonucu önlemek, öncelikle siyasi partilerin görevi ve ödevi.
O yüzden önümüzdeki 17 uzun gün HDP ve CHP için bu siyasal hüneri, siyasal gidişata yön verebilme yetisini gösterebilmelerine ilişkin sınav günleridir de...
17 uzun gün boyunca bu yakıcı alanda CHP ve HDP’yi dikkatle gözlemek ve gözlem sonuçlarını okurlarla paylaşmak ise gazetecinin görevi...
Ustalarım böyle öğretti...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları