Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İlk Üç Madde
1982 Anayasası, uğradığı sayısız değişiklikle birlikte günümüzde geçerliliğini sürdürüyor.
\nYeni anayasa tartışmalarının odağında, 82 Anayasası’nın (“değişmezliği” dördüncü madde ile hükme bağlanmış) ilk üç maddesinin yer alacağı görülüyor…
\nBu maddelerin birincisi ve üçüncüsü, 61 Anayasası’ndaki “Devletin dili Türkçedir” ifadesinin, yapılan bir ekle 82 Anayasası’nda “Devletin resmi dili Türkçedir” biçimini almış olması dışında birbirinin aynıdır.
\nHer iki anayasanın, (82 Anayasası’nda daha uzun yazılmış olan) ikinci maddeleri arasında içeriğe ilişkin tek fark, 82 Anayasası’nda “Atatürk milliyetçiliği” tanımının yer alması…
\nHer üç maddeye ilişkin olarak asıl önemli fark ise, 82 Anayasası ile gözümden kaçırmadıysam eğer, bir öncekinde bulunmayan “değişmezlik” hükmünün getirilmiş olması…
\nKonuya şimdi biraz daha yakından bakalım…
\n***
\nİki anayasanın da giriş bölümleri, uzun, karışık ve yinelemelerle dolu.
\nHele 82 Anayasası’nın girişi, bir yurttaşlık dersi niteliğinde.
\nSonuçta hukuksal bir metin olan bir anayasanın girişinde bu kadar çok söze, “ebedi varlık”, “yüce Türk milleti”, “Türklüğün tarihi”, “ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk” türünden vurgulara gerek olmadığı çok açık…
\nHer ikisinin bu bölümlerinde “milliyetçilik” vurgusunun da fazlaca yer aldığı göze çarpıyor.
\nBuna karşılık, 82 Anayasası’nın girişinde “dinin politikaya karıştırılamayacağı” kavramının 61 Anayasası’nın bu bölümünde bulunmayışı ilginç…
\nYine 82 Anayasası’nın girişinde “kuvvetler ayrılığı” ilkesi ayrıca vurgulanmış…
\n61 Anayasası’ndaki “Türk milliyetçiliği” ve “Atatürk devrimleri” kavramları 82 Anayasası’nda “Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları” biçimini alıyor, vb…
\nÖzetle, bir anayasanın başlangıcında yer alacak sözler, böyle bir “önsöz”e gerek varsa eğer, kısa, özlü, yalın, açık, anlaşılır ve tartışılmaya yer bırakmayacak biçimde herkesçe kabul edilebilir olmalıdır…
\n***
\n82 Anayasası’nın “değiştirilemez” ilk üç maddesine bakalım…
\n“Türkiye devleti”nin bir “cumhuriyet” olduğunu hükme bağlayan 1. madde üzerinde herhalde bir görüş ayrılığı bulunmuyor.
\nAma bu nasıl bir “cumhuriyet”tir? Tartışmalar belli ki bu nokta üzerine odaklanacak.
\nSözünü ettiğimiz her iki anayasanın 2. maddelerinde bu cumhuriyetin “ulusal, demokratik, laik, sosyal, insan haklarına saygılı” bir “ hukuk devleti” olduğu vurgulanmakta…
\n61 Anayasası’ndaki “milli” sözcüğü 82 Anayasası’nda “Atatürk milliyetçiliği” olarak değiştirilmiş…
\nBütün bu kavramlardan hangisi, hangi açılardan tartışılacak?
\nDeğişmezliği hükme bağlanmış üç maddeden biri olan 2. maddenin içerdiği temel önemdeki bu kavramlardan en olmazsa olmazı, “laik”liğe ilişkin olanıdır…
\nDinci bir yönetim de kendisini “ulusal”, demokratik”, “insan haklarına saygılı”, “hukuk devleti” vb. özelliklerine sahip bir yönetim biçimi olarak niteleyebilir…
\nYeni anayasa yapılırken “turnusol kâğıdı” işlevini görecek olan, “laiklik” kavramıdır…
\n***
\n3. maddenin içeriğini oluşturan “Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bütündür” hükmünün ve “resmi dil” kavramının da tartışılacağı tahmin edilebilir…
\nHer iki anayasada da yer alan biçimiyle “Türkiye devleti” tanımının yeterince açık, hukuksal ve birleştirici olduğunda tartışılacak bir yan olmasa gerek.
\nHiçbir anayasa, etnik kimlikleri “ulus”muş gibi gösterecek kavramlara açık kapı bırakamaz.
\nTürkiye’nin, farklı etnik kimliklerin yüzyıllar içinde kaynaşarak oluşturduğu bir ulus devlet olduğu, tarihsel, sosyal, hukuksal bir gerçektir…
\n“Türklük” kavramı da, anayasada yer alsa da almasa da, yurttaşlık kavramına indirgenemeyecek önemdedir ve herhangi bir etnik kimliğin adı değil, ulusu birleştiren bir üst kavramdır…
\nBu gerçeklerin, bugünkü kafa karışıklığında yeterince anlaşılamıyor olsa bile, eninde sonunda anlaşılacağına, anlaşılması gerektiğine inanıyorum.
\n“Resmi dil” kavramına gelince…
\nDevletin dili olmaz, fakat “resmi dil” olur.
\nBir ülke halkının, günlük yaşamında farklı diller konuşuyor olması; etnik, bölgesel vb. özellikler, tek bir resmi dil gerekliliğini ortadan kaldırmaz.
\nTürkçenin resmi dil oluşu, herhangi bir dayatmanın değil, toplumsal, tarihsel, kültürel gerçekliklerin ve gerekliliklerin sonucudur…
\n***
\nVe son olarak, en üst makamlarca dile getirilen “Anayasanın ideolojisi olmaz” görüşü…
\nTam tersine, ideolojisiz bir anayasa olmaz.
\nTürkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ideolojisi, Kurtuluş Savaşı’mızın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini, varlık nedenlerini oluşturan, ulusal bağımsızlık ve aydınlanma ilkeleri olmak zorundadır.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Köyüne dönmek isteyene 5 gebe düve verilecek
- Barış Atay’dan Özgür Özel'e sert yanıt
- Gaga Bulut'tan skandal pedofili yayını!
- Yatak odasında yakalandı: Kaçarken balkondan düşüp öldü
- Rusya'dan, Bakan Fidan'ın Suriye açıklamalarına yanıt
- Bakan Yerlikaya'dan 'kayyum' açıklaması
- Cemal Enginyurt'tan, Soylu'ya büyük taş
- İstanbul'da AVM yangını: Çok sayıda itfaiye sevk edildi!
- AKP'li üst düzey isimden 'genel af' yanıtı
- Kürsüde Erdoğan'a çok sert 'İsrail' tepkisi