Aslı Aydıntaşbaş

Tutmayan siyasi hesaplar

11 Aralık 2016 Pazar

CHP grup başkanvekili Özgür Özel, dün iktidar partisinin MHP’yle birlikte önümüzdeki Meclis’e getirmeyi planladığı başkanlık oylamasıyla ilgili “275’in üzerine çıkamazlar” demiş. Bu ifadeyi okuyunca ben de, “Bu filmi daha önce görmüştük” dedim.
Çok değil daha geçen yaz TBMM’de dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasından önce görüştüğüm tüm CHP yöneticileri, aynı iddialı ifadeleri kullanıyorlardı. O gün Meclis’teydim ve atmosferi çok iyi hatırlıyorum. CHP çok rahattı. Anamuhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’li vekilleri hapse atmak amaçlı olduğu her halinden belli olan anayasa değişiklik teklifine karşıydı. Hatta çıkıp “Bu anayasaya aykırıdır” dedi. Ancak hâlâ anlayamadığım bir nedenle çok tuhaf bir taktik izledi. Önce karşı çıktı; yakın çevresine teklifin asla geçmeyeceğini ve AKP’de 30 fire olacağını fısıldadı; çoğunluğu tasarıya karşı olan CHP grubunu ‘Hayır’ oyu için serbest bıraktı ve arkasına yaslanıp beklemeye başladı.
Sonrası malum. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Aynı 2015 yazındaki koalisyon pazarlıklarında olduğu gibi, CHP’nin AKP içinden aldığı istihbarat tamamen yanlış çıktı. AKP kendi vekilleri üzerinde muazzam bir baskı uyguladı; fire vermedi ve CHP son dakikada istemediği bir tasarıya evet oyu kullanarak hem kendi vekilleri hem de tarih önünde zor durumda kaldı.
Korkarım CHP şimdi aynı hatayı tekrar etmek üzere. CHP’liler, AKP ve MHP blokunun başkanlık oylamasında fire vereceğini düşünüyor.
Türkiye’nin içinde olduğu otoriter siyaset döneminde ne vekillerin ne de kurumların hür iradesi olmadığını unutmuş gibiler.
Umarım yanılıyorumdur; CHP yönetimi haklı çıkar; ben bu köşeden özür dilemek zorunda kalırım. Ancak Özgür Özel’in “Fire verecekler” tezi, iki nedenden zor gözüküyor.
Birincisi AKP’nin sandıklar ve kendi vekilleri üzerinde nasıl bir baskı uyguladığını, son anayasa oylamasında hepimiz gördük. Kapalı oylama olmasına rağmen iktidar partisinin ‘parti komiseri’ konumundaki vekilleri, kabinlerin önüne dizilip kendi vekillerini açık oy kullanmaya ya da ellerindeki pulları göstererek kullandıkları oyu göstermeye zorladı. Birçoğu, güle oynaya yaptı. Ama arada kararsız olan veya ikna olmamış vekiller de vardı ki, onlar da istemeyerek de olsa bu baskıya boyun eğip tıpış tıpış evet oyu verdi.
CHP o dönem yaygara yapmayarak büyük hata yaptı; ama olan oldu. Bugün Selahattin Demirtaş bu yanlış hesap yüzünden cezaevinde.
O dönem İçtüzük’ün ‘kapalı oy’ maddesini çiğnemek pahasına bu kadar pervasız davranan bir partinin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geleceğiyle ilgili bu kadar hayati bir oylamada vekilleri rahat bırakacağına inanıyor musunuz?
Bana sorarsanız CHP, AKP’deki ‘muhalif’ seslerin psikolojisini doğru analiz etmiyor. Kuşkusuz ki iktidar partisinde gidişattan rahatsız olan, vicdanı kanayan, Türkiye’nin bir karanlığa sürüklendiğini düşünen milletvekilleri var. Sayıları az ama var. Gel gör ki bu vekiller isyanlarda değiller. Çaresiz ve ezikler. Özel sohbetlerde “Ah keşke şu olmasa”,Ah keşke Tayyip Bey Kürt meselesinde bu kadar sert gitmese” diye ağlıyorlar. Ancak bu ağlamayla eşzamanlı olarak sürekli pısırıklıklarını kendi kendilerine rasyonalize eden argümanlar üretiyorlar. “Evet vekilleri hapse atmak yanlış ama Demirtaş da daha cesur olmalıydı PKK’ye karşı” ya da “Bu başkanlık teklifi berbat ama aslında mevcut durumun resmileşmesi” gibisinden. Ya da mazeretlerin en büyüğü olan “Referandumdan sonra işler düzelir, yeniden bir yumuşama sağlanır” tezini tekrarlıyorlar. Anlayacağınız trajik bir haldeler.
CHP’ye tavsiyem, siyasi rotasını AKP’lilerin olmayan isyanı üzerinde kurmaması.
Oylama sahiden kapalı yapılsa, belki bir şans var. Ama şu haliyle fire, ‘Mucize olur.’  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaklaşan facia 6 Eylül 2018
Bu mu devlet aklı? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları