Aslı Aydıntaşbaş

Muhalefet neden neşeli?

19 Mayıs 2016 Perşembe

“Bu binayı ne kadar özlemişim!” dedim Ankara Haber Müdürümüz Ayşe Sayın’a dönerek. İlk kez ‘Cumhuriyet yazarı’ olarak TBMM’nin kapısından girmiş, dokunulmazlık oylamasını izlemek için bir yıl aradan sonra Meclis’e adımımı atmıştım.

“Biraz sonra geçer o his” dedi Ayşe hiç istifini bozmadan.

Geçen yıl haziran seçimleri sonrası Meclis’in açılışını izlemek için geldiğimde, televizyon kanalları oradan oraya çekiştiriyor, yeni seçilen vekiller güle oynaya birbirlerini selamlıyor, hayallerini anlatıyorlardı. ‘Yepyeni bir dünya kurulacak’ hissi vardı. Şimdi nerde! Yeni bir dünya kurmak yerine hızla 90’ların Türkiye’sine döndük. Televizyonlar artık, bırakın bizleri çıkarmayı, günlük olan biteni haber yapmaktan bile imtina ediyor. Milletvekillerinin o pembe hayalleri bitmiş; yerini ‘dokunulmazlık’ mücadelesi gibi ufak meydan muharebeleri almış.

Ama inanmayacaksınız, her şeye rağmen muhalefet kulislerinde tarif edilemez bir dinginlik ve neşe vardı. Malum, genel kurulun bir cephesi iktidar, diğer cephesi muhalefet kulislerine açılıyor. Burada milletvekilleri genel kurulda olmadıkları zaman çay, kahve içiyor, bahçede volta atıyor. Dün Hürriyet’te Abdülkadir Selvi iktidar kulisini anlatmış; gelin ben de sizi bambaşka bir ortama götüreyim...

İlk gözlem: Muhalefet kulisinde çok kadın var. HDP ve CHP sayesinde. İstanbul’dan gelip de Ankara’nın o “erkek-erkeğe, orta yaşlı, bıyıklı, milliyetçi, muhafazakâr” ortamından sıkılanlardansanız, yeriniz burası.

HDP’li bir grup kadın vekil, oylama öncesi bahçede çay içiyordu. Hepsini çok rahat gördüm. Sanki söz konusu olan kendi dokunulmazlıkları dokunulmazlıkları değilmiş gibi, iktidar partisindeki sadakat yarışıyla, Bekir Bozdağ’la, ‘bıyık manevralarıyla’ alay ediyorlardı. Dokunulmazlık konusunda “Çok da umurumuzdaydı’” der gibilerdi.

CHP’lilerde de benzer bir ruh hali... Konuştuklarım, HDP’liler için tasarlanan bu dokunulmazlık manevrasının aslında haziranda gelecek ‘partili cumhurbaşkanı’ oylamasının bir ön provası olduğu görüşünde. En ‘ulusalcı’ isimler bile, bu Tansu Çiller dönemi taktiğinin bugünün Türkiyesi için bir felaket olacağını düşünüyor. CHP grubu çok sıkı duruyor. İktidar vekilleri gibi değiller; daha özgürler. Ön seçimle listeleri yara yara gelen siyasetçilere inanmadıkları bir işi yaptırmanız mümkün değil. Çoğu, tasarıya ‘Hayır’ diyeceğini söylemekten çekinmedi.

Bir ara keyifli bir grup geldi bahçeye. Baktım, Kürt sorunuyla ilgili yayımladıkları bildiri nedeniyle cezaevine giren ‘Barış İçin Akademisyenler.’ CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin davetlisi olarak gelmişler. Mahkemelerine gitmiş, orantısız zekâyla yaptıkları savunmaları dinlemiştim. Bizzat tanışmak iyi oldu. Esra Mungan’ın neredeyse ‘bulaşıcı’ sayılabilecek bir kahkahası var. “Cezaevine girmek bana iyi geldi” dedi. Nasıl yani? “Cezaevi öncesi Diyarbakır’a gitmiş perişan dönmüştüm, cezaevine girince bir şeyleri değiştirebileceğimize yönelik inancım birkaç misli arttı” dedi.

Tabii muhalefet kulisinde herkes o kadar mutlu değildi. Örneğin MHP’lileri ciddi ve düşünceli gördüm. Tek başlarına ve (partide pek kadın vekil de olmadığı için olacak) erkek erkeğe oturuyorlardı. MHP ve AKP arasında alttan alta bir koalisyon ‘yoklaması’ var. Önümüzdeki süreçte MHP, ‘partili cumhurbaşkanı’na evet deyip hükümete girebilir. Bundan mı yoksa Meral Akşener sıkıntısı mı, bilemiyorum. Ama gerginlerdi.

Düşündüm de, hani belki de hiç fena olmaz MHP’nin koalisyona girmesi! Zaten “Biz muhalefetteyiz, düşüncelerimiz iktidarda” durumundalar. Bir de yazık, o muhalefet kulisinde, HDP ve CHP’liler arasında sahiden yapayalnız, mahzun duruyorlar!

Asıl ait oldukları yer, AKP’nin yanı...

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaklaşan facia 6 Eylül 2018
Bu mu devlet aklı? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları