Altan Öymen

Partilerin kuruluşları ve yasaklanmaları

13 Eylül 2023 Çarşamba

9 Eylül Cumartesi günü, İzmir’in -1922’deki- “kurtuluş”unun 101’inci yıldönümü ile birlikte, CHP’nin “siyasal parti” olarak kuruluşunun 100’üncü yıldönümünü de kutladık.

Tabii, Alev Coşkun’un o günkü yazısında da belirttiği gibi CHP’nin temelini oluşturan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşunu da hatırladık.

1919 Eylül’ündeki Sivas Kongresi’nin açılış günü de 4 Eylül’deydi. O cemiyetin başkanı -o zamanki adıyla- Mustafa Kemal Paşa’ydı. Bir kısım üyesi de CHP’nin siyasal parti olarak yöneticileri olmuştu. Zaten CHP tarihinde, Sivas Kongresi, partinin “ilk kurultay”ı sayılıyor.

Buna göre CHP’nin iki kuruluş günü var denilebilir. Biri Kurtuluş Savaşı dönemindeki, aynı zamanda o savaşın yönetimini de üstlenmiş olan cemiyetin kuruluşu, öteki de savaşın kazanılması sonucunda o cemiyetin, barış dönemindeki yönetimini üstlenecek olan siyasal partiye dönüşmesinin yıldönümü.

İkisinin de CHP tarihindeki yeri önemli... Tabii, aynı zamanda, ülkemizin genel tarihi içindeki yeride...

Kapanış günü...

Bugün burada ben, o süreçte CHP ile ilgili bir başka günün yıldönümünü hatırlatacağım:

O yıldönümünün günü, dündü: 12 Eylül...

Bu 12 Eylül, 1980 darbesinin 43’üncü yıldönümü. O darbeyle, darbeden önceki tüm siyasal partilerle birlikte CHP de kapatılmıştı. O kapatmanın süresi 12 yıldır. 12 Eylül 1980 günü, ülkedeki tüm siyasal faaliyet, Milli Güvenlik Kurulu adındaki bir kurulun bildirisiyle başlar. O durum, daha sonra -16 Ekim 1981’de- “Milli Güvenlik Kurulu” tarafından yasalaştırıldı. Ve o yasa, 19 Haziran 1992 gününe kadar yürürlükte kaldı.

Buna göre yasaklı olan partiler arasında, o zaman Bülent Ecevit’in başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi’yle birlikte Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Partisi, Alparslan Türkeş’in başkanlığındaki Milliyetçi Hareket Partisi, Necmettin Erbakan’ın başkanlığındaki Milli Selamet Partisi dahil, bir kısmı Meclis’te temsil edilen, bir kısmı edilmeyen 18 parti vardı.

Bazıları hakkında tahkikat açıldı. Ecevit, Demirel, Erbakan dahil, bazı liderler -askeri yönetiminaskeri birliklerde veya diğer devlet kuruluşlarında “muhafaza altına” alındı. O partilerin genel merkez yöneticilerine 10’ar yıl, diğer yöneticileri ile milletvekillerinden bir kısmına beşer yıl “siyasetten men” cezası verildi.

Ve zaten herkese yasak olan siyasal toplantılar üzerindeki yasağın kalkması ve yeniden seçime gidilmesi iki yıl kadar sürdü. Ama sonra yeni partiler kurulmasına, belirli koşullar altında izin verilmeye başlandı. Eskilerin parti ve kişi olarak yasakları devam ederken “eski”lerin yerine geçecek “yepyeni” partiler kuruldu. Demirel’in Adalet Partisi yerine bir orta sağ parti kurulması için emekli Orgeneral Turgut Sunalp’ın başkanlığında Milliyetçi Demokrasi Partisi kuruldu. CHP’lilere hitap edebilir hesabıyla Necdet Calp’ın başkanlığında bir Halkçı Parti kuruldu.

Askeri yönetim, bir de “Ben eski partilerden dördünü birden temsil ederim” diyerek kendi girişimiyle parti kurmak isteyen Turgut Özal’a izin verdi. O da ANAP’ı kurdu. 1983’teki seçimin kazanan partisi de Özal’ın partisi oldu. Ve sivil yönetime geçildi.

Fakat eski partilerin yasağının kaldırılmasını askeri yönetim de yeni anayasanın ve referandumunda Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Kenan Evren de istemedi.

O eski partiler, askeri yönetim sözcülerince şu “vecize” ile anılıyorlardı: “Eskiye rağbet olsa, bit pazarına yağmur yağardı.”

Sonra gene yıllar geçti... Eski politikacıların yasaklarının kaldırılması için bir referandum yolu açıldı. İktidardaki Özal’ın partisi buna karşı çıktı ama halkın çoğunluğu ona uymadı, eski siyasetçilerin yasaklarını kaldırdı. Fakat eski partilerin eski adlarıyla kurulmaları yasağı yürürlükte kalmaya bir süre daha devam etti.

O yasak ise ancak 1992’de Adalet Partisi’nin devamı gibi kurulan Doğru Yol Partisi lideri Süleyman Demirel ile CHP’nin devamı sayılan Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin genel başkanı Erdal İnönü’nün kurduğu koalisyon hükümetinin girişimi ve Meclis çoğunluğunun kararıyla kaldırıldı.

Bugün bu sütunda bu konuyu açmamın sebebi, siyasal hayatımızda son günlerde yoğunlaşan tartışmalarda, yakın geçmişle ilgili bazı olayların hatırlanmıyor olması... Bu konuya bundan sonraki yazımda devam etmek istiyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk ve İnönü 13 Kasım 2024
Kayyumlu rejim... 6 Kasım 2024
Kutlu olsun... 30 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları