Saray trafiği ve siyaseti yeniden mi tanımladı?!

18 Eylül 2016 Pazar

Balkonunda sigara içen vatandaşın sağlığını(!) düşünen Cumhurbaşkanımız, bayramda koçlara, danalara paralel olarak trafikte verilen kurbanlara pek aldırmış görünmüyor. Belki de “subliminal nedenleri” vardır.
Oğlu Burak’ın yaptığı talihsiz kazada ses sanatçısı Sevim Tanürek’in ölümüne neden olması, kendisi için trafiği belki de yeterince trajik mevzu haline getirmiştir!
Ki, benim büyük dayı da belki haklıdır:
“O artık bi Başkomutan... Başkomiser değil ki trafiğe de el atsın?!”

***

Oysa iktidarının ilk dönemindeki demeçleri hâlâ arşivlerde: “Siyaset hayat kurtarmaktır!”
12 yıllık Başbakanlığı döneminde trafikte 50 bin 539 vatandaş öldü.
Ölenlerin büyük çoğunluğu çok büyük olasılıkla AKP seçmeni. Sorunun bu yönü bile trafiğe el atması için yeterli bir neden değil midir?
Bu yönünü ileriki satırlarda açacağız.
(50 bin 539 yurttaş sadece olay yerinde ölenlerdir! Ambulansta veya hastanede ölenler bu rakama dahil değil. Bu açıklama ve rakamlar Emniyet Genel Müdürlüğü-Jandarma G. Komutanlığı’na aittir. Aynı dönemdeki yaralı sayısı ise 2 milyonun üzerindedir. Bunlardan kaçının ömür boyu sakat kaldığını ise bir Allah biliyor, bir de aileleri!)
Evet, “Siyaseti, hayat kurtarmak” diye tanımlayan bir lider için biraz yüklü bir bilanço!
Bayramın bu son pazarında bu bilançoya, ayrılıkçı veya tarikatçı terör kurbanları ile iş-maden kazalarındaki ölü ve ölenleri de şehit ekleyip daha fazla ağız tadı kaçırmanın da âlemi yok!

***

Yasalar, devlet büyüklerine çevre yolları tamamlanmamış köprüler için, uzayın fethini andıran açılış törenleri yapmayı emretmiyor.
Ama trafikte yol ve can güvenliğini sağlamak üzere yılda iki kez Karayolları Güvenliği Yüksek Kurulu’nu toplamayı emrediyor. (2918 sayılı Karayolları Yasası Md. 4/1)
Belli ki 12 yıl boyunca trafikteki sorumluluğunu kimse hatırlatmaya cesaret etmedi.
Bu köşelerde kendisine açık mektuplar yazdık. TBMM’de önergeler verdik. Çıt yok. Cumhurbaşkanı olunca da, zaten o Yüksek Kurul fazlasıyla alçakta kaldı.
Ölümleri, kazaları durdurmanın tek yolunu yol inşaatları, köprüler görmek, dünyaya ve ahrete bakış açısıyla ilgili bir keyfiyet: “İnşaat ya Resulullah!”
Ama ne yazık ki kaza bilançoları ortada...
Duble yollar, köprüler, sayısız alt ve üst geçitler, önlem kazaları ve sakat kalmaları önleyemiyor.
Rant aşkıyla ölçüsüz biçimsiz yapılan her yeni yolun sonu misliyle yeni bir trafik yoğunluğu... Çünkü “Her arz kendi talebini yaratıyor!”...
Hele o “arz” 3. köprü gibi çevre yolları yapılmadan ve sadece gündeme hâkim olmak ve göz boyamak için gerçekleşmiş ise!

***

Trafik, ülkenin terör kadar kanlı ve tehlikeli sorunudur. 20 milyon dolayındaki çocuğumuz - gencimiz taşımalı eğitime maruz!
Yol güvenliği önce onların can güvenliği demek. Bu konuda hangi lider, hangi partimiz program ve hangi proje ile halkın karşısına çıktı bugüne kadar?

***

CHP’nin pek yerinde, pek ayrıntılı bir “Seçmen Davranışları” raporu var.
“Bir siyasi partide dört temel unsur var: Lider, örgüt, ideoloji ve seçmen tabanı!”
Tıpkı trafik gibi... Trafikte de 4 unsur var: Mühendislik, denetim, acil yardım ve sürücü eğitimi.
Seçmenin davranışını etkileyebilen parti nasıl iktidar oluyorsa, trafikte de durum aynı:
Sürücü adam gibi, kurallara uyarak sürüyorsa, trafikteki sorunlar yüzde 80-90 oranında çözülüyor.

***

Soru şudur:
Kurallara uymayan sürücüler ile AKP’yi destekleyen seçmenin davranışları arasında bir paralellik var mıdır?
CHP asıl bunu araştırmalıdır.
İçişleri Bakanı Soylu’nun, sebebi meçhul “Radarları kaldırın!” emri boşuna değildir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları