Yaşar Kemal Kültürü…

02 Mart 2015 Pazartesi

Kimi büyükler vardır, büyük sözcüğü veya büyüklük kavramı onların gerçek büyüklüklerini dile getirmek için yetersiz kalır.
Yaşar Kemal, onlardan biriydi. Çünkü o, bizim kültür iklimimiz içersinde başlı başına bir kültürün yaratıcısıydı.
Yazılı ve yazısız Anadolu kültürünün has temsilcisiydi.
İlk eserlerinden başlayarak kullandığı ve sürekli geliştirdiği dili, Türkçenin ne kadar zengin ve güçlü bir iletişim aracı olabileceğinin en canlı kanıtıydı.
Hayatı boyunca Anadolu kültüründen beslendi. Kendi dilini bu kültürü sürekli zenginleştirmek için bir pota olarak kullandı. Bu ülkenin gelecek kuşakları Yaşar Kemal’in tükenmez mirasını layıkıyla değerlendirebildikleri takdirde, adına kültür dediğimiz olgunun hiçbir durağanlıkta demir atmadığını, atamayacağını, kültürün ancak insanı hep daha insanca kılma hedefine yönelik sürekli bir akış niteliğiyle kavrandığı takdirde gerçek anlamına kavuşabileceğini çok iyi anlayacaklardır.
İliada” ve “Odysseia”nın çevirmeni Azra Erhat gibi, Yaşar Kemal de Homerosoğulları’ndandı. Azra Erhat ile bu çeviriler üzerine yaptığı bir söyleşide, özetle şu saptamalarda bulunmuştu: “Homeros’un dilimize yapılan çevirileri, dünyadaki en doğru çevirilerdir. Çünkü ‘İliada’ ve ‘Odysseia’, Batı’da hep iddia edildiği gibi, Yunan mitolojisini değil, aslında Anadolu mitolojisini temel alır. Bundan ötürü de bu destanlardaki sözcüklerin en doğru karşılıkları ancak Anadolu Türkçesinde bulunabilir…”
Mitlerin dünyası, Yaşar Kemal için dünden bugüne hep içinde yaşadığı ve sürekli zenginleştirdiği kültürün olmazsa olmaz öğeleri olarak kaldı. “İnce Memed”den başlayarak bütün romanlarındaki karakterlerin ve tiplerin sarsıcı canlılığı, kaynağını söylenceler ile insan gerçeği arasında yazar tarafından hep kurulagelen köprülerde bulur.
İnce Memed”i ilk elime aldığımda, hiç ara vermeksizin iki kez okumuştum.
Böyle bir dil olabileceğine inanmamıştım.
Böylesine destansı bir anlatımın günlük hayatın gerçeklerini böylesine inandırıcı dile getirebileceğine inanmakta da güçlük çekmiştim.
Yaşar Kemal, Shakespeare’in İngiliz dilinde gerçekleştirdiği edimin son derece benzerini bizim dilimizde gerçekleştirdi. Tarihiyle, mitler dünyasıyla Türk dilinin kaynaklarından yola çıkarak bir “Yaşar Kemal Türkçesi” inşa etti.
Bu Türkçe, günümüzde dilimizin içine düştüğü sığlık ve yozlaşmışlık uçurumundan kurtulmaya günün birinde ciddi olarak karar verdiğimizde, sanırım en değerli yardımcılarımızdan olacaktır.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları