Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yarası Olanlara...
Evet, bugün sözüm onlara. Yani, yarası olanlara. Gocunsunlar veya hiç gocunmasınlar diye. Çünkü aslında gocunacak yüzleri olduğunu da sanmıyorum.
Her neyse.
Ama önemli olan şu ki, tekrar başladılar.
Ortaya çıkmaya başladılar. Üstelik “yandaş olmayan” kanallarda, gittikçe artan bir sıklıkla görünmek peşindeler. Zaten bu yüzden, şu “yandaş olmayan” kanallara da kızmaya başladım! Galiba “düzmece mazlumlar” yaratma suçuna yataklık ettiklerinin farkında değiller. Ama lütfen zahmet etsinler de farkında olsunlar!
Bir zamanlar söyledikleri her şey hikmet sayılanların şimdi, oradan buradan kovulduktan sonra, nasıl da baş döndürücü bir hızla “düzmece mazlumlara” dönüştüklerinin farkında olsunlar! Bir süre önce bir gazetecimizin, ama çakma değil gerçek bir gazetecimizin çok yerinde tanımıyla, “Artık son kullanım süreleri geçmiş” olanların surat ve zihniyet yenileme numaralarını lütfen yutmasınlar!
On yıllar boyunca saftan safa, kamptan kampa, soldan sağa, aşağıdan yukarıya gidip gelişlerinin her birine, “Ben dönüşmedim, değiştim!” kulbunu taktıktan, muktedirlerle yarenliği yaşamakla eşanlamlı kıldıktan sonra...
Bugün Türk, yarın Kürt, dün Türk, bugün Ermeni, yıllarca ittihatçı torunu, bugün dedesinin gölgesinin yıllar boyu peşini bırakmadığından yakınanlar haline geldikten sonra...
Yandaş olmayan medyada, yandaş olmayan kanallarda, gazetelerde, sosyal medyanın neredeyse tamamında, her şeyi tıkırında “şahane mazlumlar”ı oynamaya soyunanlar...
Emir - komuta zinciri doğrultusunda altlarında çalışan bir sürü basın mensubunu işlerinden ve yerlerinden ettikten sonra, patrondan son tekmeyi yiyişlerinin ardından, kendilerini eski kovdukları ile aynı çizgilerde ve yörüngelerde göstermek yüzsüzlüğüne soyunanlar...
Ölümsüz şairlerden Rilke’nin “Malte Laurids Brigge’nin Notları” adlı eserinin bir yerinde, yol kenarında başını ellerine gömmüş otururken duyduğu ayak sesleri üzerine ansızın doğrulan biri şöyle tasvir edilir: “Başını o kadar ani kaldırmıştı ki, yüzü ellerine yapışıp kalmıştı…”
Ellere yapışıp kalmış yüzler ve o yüzlerden arta kalma yüzsüz başlar...
Gezi Parkı Direnişi’nden bu yana, görmeye ne kadar da alıştığımız manzaralar!
Hayır, görmeye karşı değilim. Çünkü artık neredeyse her yerdeler ve onları görmemek olanaksız.
Ama göre göre alışmak... İşte olmaması gereken, asla, asla olmaması gereken, bu. Yani, yüzsüz başlar, yüzünü yitirmiş suratlar arasında, onlarla birlikte yaşamaya alışmak...
Hayır, asla. Çünkü görmeye alıştığımız her bir yüzsüzlükle birlikte, özgürlük, kardeşlik ve eşitlik uğruna muktedirlerin cellatlarının sopa darbeleri altında can vermiş olan bir Ali İsmail Korkmaz’ın o hayatı ve insanlığı yansıtan yüzü, sanki daha bir solmakta ve kanın rengini almakta!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!