Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yanlış Bir 'Ölüm Kültürü' ÜzerineDüşünceler...
Bugün perşembe. Biraz sonra, yarının yazısı için masa başına oturacağım. Konu birkaç gün önceden belli. Sanatımıza ve edebiyatımıza ilişkin bir kavram tartışması. Ama sabah gazeteleri okur okumaz o konudan vazgeçiyorum. Yine Güneydoğu’da ölüm. Bu kez tam on asker. Gencecik. Konumu değiştiriyorum. Bugün sadece “ölüm kültürü” üzerine bir şeyler yazabilirim. Hem, günlük ölümlere çoktandır aldırmayan veya aslında “ölünmeyebilecek” ölümleri sözü edilmeye değer bulmayan bir sanat ve edebiyat üzerine yazmaktan çok daha anlamlıdır – diye düşünüyorum.
\nYanlış bir “ölüm kültürü”nde direnmeyi, artık yılların, dahası on yılların alışkanlığına dönüştürdük. Herhangi bir konu üzerinde uzunca, hele derinlemesine düşünmekten asla hoşlanmayan bir toplum olarak, ölüm konusunda da nicedir alışılagelmiş, alışılageldiği için de etkisini çoktan yitirmiş “klişeler”le baş başa yaşıyoruz. Her yeni ölümle birlikte aynı çekmeceyi açıp, aynı klişeleri kitle iletişim organlarının tamamında ve bu arada asıl önemlisi, kendi “zihinlerimizde” –zihinlerimiz yerine az kalsın “kendi düşünce dünyamızda” diyecektim, neyse ki son anda, bunun ne kadar yanlış bir söylem olacağının farkına vardım; çünkü aslında ne “kendi”miz varız ne de “düşünce dünyamız”!– evet, kendi zihinlerimizde kullanmaktayız.
\nBu klişelerin tümünün ortak noktası, hepsinin de gerçeklikten tümüyle kopuk olması. Kimi ölümleri ve onların sorumluluğunu üstümüzden atmak için bulduğumuz yalanlar. Bu yalanların en iğrenç yanı ise, ölenlere atfen oluşturulmuş temeller üzerine inşa edilmeleri. Zaten “ölenlere atfen” bir şeyler söylemek veya yazmak, oldum olası çok benimsenen bir yoldur; zira ölenlerin yalanlamaları veya onaylamaları diye bir durum ya da “sakınca” söz konusu değildir.
\nZira onlar, artık bir kez “ölmüşlerdir” ve, Elias Canetti’nin ünlü “Notlar”ının bir yerindeki o kısacık, fakat okuyanı kahredici deyişiyle, “Ölmüş bir insan, kendi ölmüşlüğünün dışında hiçbir şeyin kanıtı değildir…” Şimdi, “Bu da ne demek?” diye soranlar çıkabilir – isterseniz yanıtı/yanıtları, kendi “yanlış” ölüm kültürümüzde arayalım.
\nSadece son bir ayda, dünkülerle birlikte, kırk altı askerimiz çarpışmalarda ölmüş. Daha doğrusu, saldırılarda. Çünkü çarpışmadan söz edebilmek için, çarpışan en az iki tarafın varlığı gerekir. Bizde çoğunlukla böyle bir durum yok. Ya içinde askerlerin bulunduğu araçlar –dünkü olayda olduğu gibi– havaya uçuruluyor ya da askerlerimiz ani baskınlarda, daha çarpışmaya fırsat bulamadan, ölüyor.
\nPeki neler diyoruz arkalarından? Bakın bu soru çok önemli, çünkü yalanlarımızın başladığı yer burası.
\nBir: “Vatanları uğruna gözlerini kırpmadan canlarını verdiler…” Olmaz. Doğaya ve “canlı” kavramına aykırı. İnsanlar da hayvanlar da beklenmedik ölümle karşılaşma anında “gözlerini kırparlar”, çünkü bu, onların iradesinden bağımsız bir refleks hareketidir. Peki neden yadsıyoruz bunca doğal bir gerçeği? Gözlerini kırpanlar “korkak” sayılacakları için mi?
\nİki: “Canlarını seve seve verdiler…” Bakın, bu da olmaz, hele ölme olasılığınızın da bulunduğu bir yerlere gönderilmiş iseniz, hiç olmaz. Ölmek, olsa olsa ve kuraldışı bazı durumlarda “yeğlenebilir” veya “göze alınabilir”, ama asla SEVİLMEZ!
\nÜçüncü ve en büyük yalan: “Korkmadan ölüme gittiler…” Bu klişeyi kullananlara sormak gerekir: Yanlarında mıydınız? Böyle mi dediler size? Kendi kulaklarınızla mı duydunuz? Bunun dışında, ayrıca çok cahilce bir yalan, çünkü cesaret, her zaman bir “korkuya rağmen” durumudur. Korkmanın olmadığı yerde cesaretten söz etmek, anlamsızdır.
\nSon öldürülen on kişi, son bir ayda öldürülen kırk altı kişi, yıllardır öldürülen on binlerce kişi... İsterseniz bırakalım artık şu yalan temelinde yükselen yanlış ölüm kültürünün hamasetini de, bunca genç geçmişte neler yapılsaydı ölmemiş olurdu, bu sorunun yanıtını/yanıtlarını –ama artık hiçbir yalana sığınmadan!– arayalım!
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı