Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Özgürlüğün soyutluğu ve somutluğu üzerine...
Can Dündar ve Erdem Gül’ün
Silivri’den çıktıkları gece televizyonun karşısında otururken tek bir görüntü, kafamın içerisindeki sürekli akış boyunca hep ötekilerin önüne çıktı. O gece gösterilenlerin tümünü gölgede bıraktı.
İşin tuhaf olan yanı, bu kare o geceye ait değildi. O gecenin doksan gün öncesinden kalmaydı.
Bir mahkeme salonu ve haber yapma suçundan sanık (!) iki gazeteci...
Sanıklar sakin, telaşsız...
Hiçbir yere kaçmaya davranır gibi değiller. Sanki buradaki habercilikleri bitince bir başka haberin peşine düşecekler.
Ama bu sakin akış ansızın kesintiye uğruyor. Çünkü sahneye koşarak giren biri var.
Bir YARGIÇ!
Sanıkların yanından seğirtirken, temposunu düşürmüyor... “Tutuklandınız...”
İyi de, yargıca ne oluyor?
Sanıklarda bir irkilme falan yok. Aceleleri de yok. Herhangi bir şeyden kaçma gibi bir niyetleri ise hiç yok.
Peki, o halde nasıl yorumlanmalı bu kare, bu sahne? Altyazısı ne olmalı?
Şöyle mi denmeli örneğin: “Yargıç, kararından kaçarken!”
Ya da belki: “Mülkün adaletin tokadını yediği an!”
Şu anda aklıma geldi.
Resimde olup bitenler, bir bilmece söylemi ile de dile getirilebilir: “Yukarıdaki resimde gördüğünüz kişilerden hangilerinin sanık, hangilerinin yargıç olduğunu söyleyebilir misiniz?”
Yarının tarihçiliğine bir miras...
Fotoğrafın tarihinde, ileride ne kadar önemli bir tanıklığa belge olacağı bilinmeden gerçekleştirilmiş çekimlerin sayısı epey kabarıktır. Deklanşöre peş peşe basılır. Görüntüler görüntüleri izler. Gerçeklerin dünyasındaki anaforun içerisinden görüntü adına ne kapılırsa kâr kalacaktır. O gün için. Sadece “bugün” ile sınırlı. Bugünün son dakikası gelip çattığında, çoğunlukla silik, adsız bir görüntüye dönüşmeye yargılı.
Görüntüleri biriktirme peşinde olan bunun öylesine telaşındadır ki, çektiklerinin arasından bir tarihin de sızıp gelebileceğini çoğu kez aklının kenarından bile geçirmez.
Gelgelelim onun böyle bir şeyi aklının kenarından bile geçirmemesi, tarih diye adlandırılan öncesiz ve sonrasız akışın başına buyruk doğasını zincire vuramaz. Çünkü Alman yazarı Georg Büchner’in (18131837) dediği gibi tarih, çoğu zaman kendi bağımsız yasaları doğrultusunda yolunu çizer.
Ve böyle bir yol haritasında bir bakarsınız yarının tarihçiliğinden bir alıntı, canlı bir görüntü, yargıçların kararlarından kaçtıkları bir bugün’ün dokusunu oluşturuvermiş!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı