Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ölümün Penceresinden Hayata Bakış...
Günlerden perşembe ve sabahın epey erken bir saati. Pazartesi önemli bir ameliyat geçireceğim. Dün ameliyat öncesi son muayene ve tahliller yapıldı. Kardiyolojideki doktor raporunu imzalarken sıcak bir gülümsemeyle yüzüme bakıp: “Biraz yorgun bir kalbiniz var!” diyor.
\nYorgun bir kalp. Seçtiği kelimeler hoşuma gidiyor. Daha teknik konuşabilirdi, ben daha az şey anlayabilirdim ve sonuçta gerek hastane, gerekse ameliyat gerçeği gözlerimin önünde daha üşütücü bir çıplaklıkla belirebilirdi. Ama şu ‘yorgun kalp’ nedense durumumu çok iyi özetledi gibi geliyor. Belki de kafamda yarattığı ameliyat ve tıp ötesi çağrışımlar yüzünden. Ama sanırım daha çok, birkaç gündür kafamın içinde dolanıp duran ve Leylâ Erbil’in “Mektup Aşkları”na ait bir imge yüzünden. Orada, Reha’nın Jale’ye yazdığı mektuptan: “ … - şunu iyice kafana koy yalnızsın – bir garip yolcusun yine – bavulunda birkaç kitap birkaç da çamaşır – birkaç da yazı kalemi – benim bir son vapurum var – her şey biter ona yetişmeliyim – benim bir son vapurum var - …” Bu alıntı, belleğimde birkaç gün önce, hastaneye giderken yanıma ne alayım diye düşünürken kıpırdanmıştı. Sanki pazartesi günü evden çıkıp hastaneye değil de bir iskeleye gidecektim; oradan bir vapura binecektim ve bindiğim, bir ‘son vapur’ olabilecekti. Değil ise, bildik iskeleler arasında yapacağım yolculuk benim için yine bildik bir iskelede, yani günlük hayatımda noktalanacaktı. Ama ‘son vapura’ binmiş isem eğer, o zaman daha önce hiç bilmediğim bir iskeleye yanaşılacak ve vapurdan sadece ben ineceğim. Çünkü orası, sadece gidiş biletinin verildiği, yalnız gidilen ve yalnız inilen bir iskele – yolculuk hakkında tek bilinen, bunlar. Gerisini binlerce yıldır kimse öğrenemedi. Hem de onca kitaba ve onca inanca rağmen. Bu yolculuğa biraz serüven havası veren de sanırım bu yanı.
\nHemen belirtmek zorundayım: Bu, yolculuğun sadece ‘serüven’ olan yanı, yoksa – pek çok söylendiğinin aksine – ‘riskli’ yanı değil. Risk kelimesi bir şeyin olması kadar olmaması ihtimalini de içerir. Ama sonunda mutlaka olacak bir şeyin riski yoktur. Ölüm riski yoktur. Yani bana göre. Ölüm riski diye bir şey olsaydı, hiç ölmeme diye bir şıkkın da bulunması gerekirdi. Oysa yok böyle bir şey. Onun yerine, herhangi bir zamanda kesinlikle karşılaşılacak bir olgu var, ve onun adı da ölüm. Ne var ki bu kesinlik ve bu olgu olma niteliği, herkes için çok açık değil. İnsanların çoğu ölümü inkâr edercesine, dolayısıyla da hayatı aşağılarcasına yaşamakta, hem de yaşayabilmek uğruna! Ölümle hesaplaşılmamış, yani onun bir gün geleceği gerçeğinin hep göz ardı edildiği bir hayattan geriye, o hayatı hayat kılabilecek ne kalır? Ölümü olumsuzlamakta direnmek, hayatı insanca yaşayabilme bağlamında sergilenmiş beceriksizlikleri beceriksizlik olmaktan çıkartabiliyor mu? Böylesi, Hıristiyanlıktaki şu ‘günah çıkartma’ kurumu kadar trajikomik değil mi? Günah sayılanları cüppeli birine anlatacaksınız ve onun yardımıyla o sayılanlar, bundan böyle o hayatta bir anlamda artık ‘yaşanmamış’ olacak – ‘din’ yoluyla insanların kendilerine yalan söylemelerine yardımcı olmak!
\nHer neyse. Konuyu burada keselim. Haftaya cuma günü bu köşede yazımı bulamazsanız, anlayın ki pazartesi günü bavulumda “birkaç kitap birkaç da çamaşır – birkaç da yazı kalemi” ile bindiğim vapur ‘son vapur’muş. Yok buradaysam, o zaman bu demektir ki, sadece bir boğaz turu yapıp geri dönmüşüm…
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!