Ahmet Cemal
Ahmet Cemal cemal.cemdost@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Muhalefet çıkmazı

21 Eylül 2015 Pazartesi

Uğur Dündar’ın son “Halk Arenası”nda, Türk düşünce ve bilim hayatının yüz akı adlarından Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, son seçimlerden bu yana akıllardan giderek daha çok geçen, genelde zayıf tonlarla seslendirilen, ama çoğunlukla da -nedendir bilinmez!- pek seslendirilmeyen bir soruyu her zamanki ödünsüz açıksözlülüğü ile dile getirdi: “Peki’ya seçimlerde yüzde altmış çoğunlukla TBMM’ye gelen, böylece de ülkede on iki yıllık tek parti iktidarına son veren muhalefet? O ne yaptı? Yolsuzluklar için örneğin, Meclis’te kaç önerge verdi? Bu kadar kısa bir sürede yeniden seçimlere gidilmesini önlemek için ne yaptı?
Sayın Öztürk’ün bu sorusu, aslında gözlerden uzak kalan veya gizlenen bir duruma geniş kitlelerin dikkatini çekmek için sorulmamıştı. Çünkü “durum”, aslında apaçık ortadaydı.
Seçimlere kadarki iktidar, yüzde kırk oy alarak azınlığa düşmüş, hele daha önceki on iki yıl boyunca olduğu gibi, tek başına hükümet kurma olanağını bütünüyle yitirmişti. Bunun üzerine Başbakan, demokratik teamüller doğrultusunda Kaçak Saray’a istifasını vermişti.
Yani ortada artık “istifa etmiş” ve yenisinin kurulmasını bekleme aşamasına girmiş bir “nöbetçi hükümet” vardı. Ama TBMM için durum böyle değildi. Çünkü o Meclis, seçilen milletvekillerinin yemin etmeleriyle işbaşına gelmiş, anayasada kendisi için yazılı bütün maddeleri ve kuralları uygulama bağlamında tam yetkili, dahası veya daha da önemlisi, bu uygulamayı eksiksiz gerçekleştirmekle yükümlü, tam yetkili bir Meclis’ti.
Başkanını, başkan vekillerini seçmiş, muhalefetin seçimden önce sormayı vaat ettiği bütün hesapların sorulmasına olanak sağlayan bir Meclis.
Ve çok partili tarihimizin belki de en inanılmaz olayı böyle bir Meclis’te gerçekleşti. Hatırladığım kadarıyla CHP Milletvekili Sayın Fikri Sağlar’ın dışında milletin hiçbir muhalif milletvekili herhangi bir araştırma önergesi vermedi. Ülke en karanlık günlerini yaşarken, Meclis’in toplanması için herhangi bir girişimde bulunmadı. Yaşar Hoca’nın sorduğu soru, işte bu bağlamda çok önemli: “AKP tamam, peki ama ya onun karşısında yüzde altmışlık bir çoğunlukla yer alan muhalefet? AKP kaybettiği bir seçime rağmen bir tek adam iktidarını muhalefetin katkıları ile sürdürebildi! Bunun hesabı kime ait?”
Elbette ki muhalefete!
AKP ile CHP arasındaki koalisyon görüşmeleri otuz üç gün sürdükten sonra koalisyon kurulamadı. Ve “geçici hükümet” bu kez “seçim hükümeti”ne dönüştü. Muhalefet partisi sözcüsü açıkladı: “Bu otuz üç günde koalisyon kurulamadı!”
Ve siz, tam 33 gün boyunca, sadece Kaçak Saray’da hazırlanan bir senaryonun figüranları olmayı becerebildiniz, öyle mi?
Hep övünüyordunuz: “Biz, Cumhuriyet’i kuran partiyiz!” diye. İyi de, o kurma eylemi, ancak kurulan Cumhuriyet’i savunmak ve ayakta tutmak için elden gelen yapılmışsa ve yapılıyorsa bir anlam kazanabilir. Kurucunuz Mustafa Kemal Atatürk’ten bu kadarını da mı öğrenemediniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları