Kirlenmemek Zorundayız...

14 Nisan 2014 Pazartesi

Sabahın bir saati –
Perdeyi aralayıp yağmurlu bir zamana bakıyorum.
Benim için havaların en sevilesi olanı - hafiften sisli, canlıların ve nesnelerin kenar çizgileri sanki bir boşlukta erimiş. İstersem, onları kendi kurgularımla bu boşluklarda yeniden biçimlendirebilirim.
İstersem –
Ama bunu düşündükten hemen sonra, Küçük İskender’in birkaç gün önce ekranlardan yansıyan şu sözü ile bir kez daha sarsılıyorum: “Artık her gün tecavüze uğruyoruz … günlük faşizmin kurbanlarıyız … irademiz dışında gelen, dayatılan gündemler, içimizden gelen kurguları yapmamıza izin vermiyor …”
Evet, tam da böyle.
Artık sürekli kirletilmekteyiz. Gittikçe daha çok kirlendiğimi algılıyorum. Bir zamanlar, hani daha normal ya da sabahların daha bir sabah, günlerin daha bir gün benzeri, zamanların da daha bir yaşanası olduğu dönemlerde onca hoşuma giden, onca güçlü esin kaynağı olabilen hafif dumansı hava, şimdi sanki her yeni sabahla birlikte daha çok kiri, kirlenmişliği çağrıştırıyor.
Sabahların güzel sislerini artık uyandığım anda tenime yapışan bir pislik örtüsü gibi algılamaya başlamışım.
Aynı ortamı, aynı ülkeyi, aynı zamanları paylaştığımız, paylaşmaya zorlandığımız bir karanlık, katran gibi bir faşizm, uzun zamandır bizlere “hayat” adı altında çok farklı şeyleri yaşatmak peşinde. Ve bu acımasız zora koşulma halinin etkisiyle, sanırım çok fazla yanlış yapmaya başladık
Tam da bu evrede, bataklıklardan nasıl verimli topraklar elde edildiğini öğrenmemiz, biliyorsak eğer hatırlamamız lazım.
Bir bataklığın verimli toprağa dönüşümü, onun birazının kurutulmasıyla gerçekleşemez. Tamamı iyice kurutulmamış bir bataklıktan verimli toprak elde edilebildiği görülmemiştir. Buna inanmak, bu yanılsamaya düşmek, insanı sonuçta yalnızca batak bir arazide ömür tüketmeye yazgılı kılar.
Bataklık tümüyle, hem de öylesine bir zamanlarki bataklık halinden iz kalmamacasına kurutulmalıdır ki, eskisi tamamen unutulabilsin.
Oranın bir zamanlar bataklık olduğu tamamen unutulabilsin. Unutulabilsin ve unutturulabilsin ki, günün birinde akıllarına esip bataklıklara geri dönmek isteyenler, bunun için önlerinde artık hiçbir yol ve hiçbir köprü bulamasınlar.
Uzunca zamandır dipsiz bir kirlilik uçurumunda yaşatılmaktayız.
Bundan kurtulmanın yolu, o kirliliğin bir köşesinde kendimize temiz bir yer hazırlayabileceğimiz gibi acınası bir yanılsamadan geçemez.
Yapılması gereken, ne pahasına olursa olsun, bataklığı bütünüyle kurutmaktır. Bunun dışında atılacak her adım, bizi ancak arınayım derken daha çok kirlenmeye götürebilir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları