Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kavram ve Uygulama OlarakÜniversite...
Bugüne kadar ülkemizdeki üniversiteler ve sorunları üzerine epey yazdım. Ancak insan yaptığı bazı yanlışların farkına çok geç de varabiliyor. Ben de, tam Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Mikail Boz’un, yönetimi eleştiren kısa bir yazısı nedeniyle bir yarıyıl uzaklaştırma cezası alması üzerine yazacaklarımı düşünürken, üniversiteleri konu alan yazılarımda baştan beri yapmış olduğum önemli bir yanlışın farkına vardım.
\nBütün o eski yazılarımda hep ülkemizdeki ‘üniversite’lerden söz etmişim.
\n‘Üniversite’lerin sorunları üzerinde durmuşum.
\nDolayısıyla, hep ülkemde üniversitelerin bulunduğu varsayımını çıkış noktası almışım.
\nÜniversitelerin Türkiye’de ‘kavram’ ve ‘ad’ olarak varlığını, bu kurumların anlayış ve işleyiş bağlamındansa da gerçek anlamda birer ‘üniversite’ niteliğini taşıdıkları çıkarımına ulaşmak için yeterli saymışım.
\nBir kavramı sadece bol keseden kullanmanın, o kavramın içeriğini gerçekleştirmeye de yeteceğini düşünmüşüm – yani, öyle görünüyor!
\nAma Türkiye’de ‘üniversite öğrencisi’ kimliğini taşıyan, üstelik ‘hakkıyla’ da taşıyan bir genç olan Mikail Boz’un disiplin kurulu kararıyla bir dönem uzaklaştırılması, yüzüme okkalı bir şamar gibi inen bir olay oldu.
\nNeden mi?
\nHer şeyden önce Mikail Boz, ‘üniversiteli’ kimliğini iki açıdan ‘tartışmasız’ biçimde taşıyan bir gençti.
\nDers ortalaması, onu fakültesinin birincisi yapacak kadar yüksekti. Yani bu genç, üniversite eğitiminin ‘bilgi’ yanını da çok önemseyen bir üniversite öğrencisiydi.
\nÖte yandan Mikail Boz, ‘üniversiteli’ kimliğinin çok çok önemli olan bir niteliğine, bu kimlik açısından ‘kurucu öğe’ sayabileceğimiz bir niteliğe de sahipti: Dünyaya eleştirel bakıyor, eleştirel düşünebiliyordu. Ve gerekli olduğuna inandığında, her türlü kaybı ve baskıyı göze alarak eleştirel bakışlarını kendi okuduğu fakültenin yönetimine de yöneltebilmişti.
\nBu yanı, onu: “Ben bir an önce diplomamı kapayım, gerisi beni ilgilendirmez!” diyen bir çoğunluktan kesin çizgilerle ayırıyordu. Bu tutumuyla o, bu ülkede üniversiteli kimliğinin gereklerini yerine getirmenin sorumluluğunu, bedeli böyle bir kimliği yadsımakla ödenmiş bir diplomadan çok daha fazla önemsediğini gösterdi.
\n‘Olması gereken’ üniversite, düşünce ve bilim üretmekle yükümlü, bu nedenle de eleştirel düşünce’yi her şeyin üstünde tutmayı ve savunmayı misyon edinmiş bir kurumdur. Dolayısıyla, eleştirel düşüncenin saldırıya uğradığı, susturulmak istendiği her noktada buna başkaldırmayan bir ‘üniversite’, gerçekte üniversite adına layık değildir. Anlayış olarak üniversite olmaktan uzaktır.
\nOlayın üzerinden neredeyse bir ay geçmesine rağmen, ülkemizdeki üniversitelerden bir ses yükselmedi! Anlaşılan o ki, Türkiye’de ‘akademisyenler’ ve üniversite yöneticileri, kendilerinin sahip olmadıkları eleştirme yürekliliği’ni sergileyebilen öğrencilerini yalnız bırakmayı, uğraşlarının bir erdemi (!) olarak görmeye başladılar!
\nBen, yaşamının neredeyse kırk yılını üniversiteye vermiş bir hoca olarak, ödünsüz eleştirel tavrı ve düzeyli yürekliliği ile ülkesinde olması gereken üniversiteli kimliği’ne sahip çıkan Mikail Boz’u içtenlikle kutluyorum!
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması