Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Karartma Geceleri'...
Bir ara yazmayı düşündüğüm “Anılar”ıma koymayı düşündüğüm başlık. Sanırım Erdal Öz’ün ölümünün hemen ardından, yarıda bıraktım. Başlığı ona telefonda söylemiştim; çok beğenmişti. “Çok süründürme, kafanı topla ve en kısa zamanda yaz…”
Yazılamadı.
Bundan sonra yazılıp yazılamayacağını da bilmiyorum. O proje, sanki Erdal ile aramızda özel bir “iş”ti. İnsanların ölümüyle, ilk anda farkına varılamayacak kadar çok şey değişiyor. Hele benim için. Dönüp geriye baktığımda -yazılsaydı, belki bu da “Anılar”ımın bir parçası olacaktı!- “iş” hayatımda başlangıcından bu güne yeterince ne “kurumsallaşabildiğimi” ne de “profesyonelleşebildiğimi” düşünüyorum.
“Karartma Geceleri”, sadece yaşamımdan kişisel vurgu taşıyan bir başlık değildi. Gerçi başlangıç satırları, öyleydi: “Biliyorum, daha doğrusu, hatırlıyorum: Çocuk ‘karartma geceleri’nden hep korkardı -bu nitelendirme, yani ‘karartma geceleri’, çok sonra kullanıldı. Çocuğu izleyen yetişkinlik döneminde. Yetişkinlik, çocukluğun hemen peşinden gelmiş, ‘gençlik’ atlanmıştı. Çok acele eden, gözü doymaz bir yetişkinlikti. Sırasını beklemek bir yana, çocukluğa erkenden, zorbaca el atmıştı, saldırmıştı. -Çocukluğun ırzına geçen bir yetişkinlikti…”
Birkaç satır sonra, bir çocukluğun karartma geceleri daha da somutlaştırılmış. Bir babanın eviyle ilişkisini iyice gevşetmesinin ardından yaşanan parasızlıkların zorunlu olarak getirdiği karanlıklar… “…Ev sahibimizin akşamları işten eve dönme saatlerinde ışığı kapatır, evde yokmuş gibi yapardık. Ev sahibimiz de aynı apartmanda yaşardı. O yüzden uğramaması, üşenmesi gibi bir şansımız pek yoktu. Adam kapıyı birkaç kez çalar, sonra evine çıkardı. Biz, ışığı yakmazdan önce, ne olur ne olmaz diye, daha yarım saat kadar beklerdik. Sonra yakardık. Ama yatana kadar geçen zamanda bu, yine de çok tedirgin, insanın içine sanki buz dağları salan bir ışık olurdu…”
Bunları o zamanlar birilerine anlatabilmiş miydim, hiç hatırlamıyorum; galiba anlatmayı istedimse de, başaramamıştım. Belki de anlatmıştım da, ‘karşı kıyılara’ duyuramamıştım.
“Karartma Geceleri”, yaşamımdan hiç silinmedi. Şimdi düşünüyorum da, belki geride kalan bütün bir yaşama, içinde yaşadığım ülkenin tanığı olduğum, kimi zaman odak noktalarında yer aldığım tüm toplumsal çalkantılarına karartma geceleri açısından, onların ağırlığıyla baktım. Ama işin tuhafı, bu yüzden gerçekleri göremediğimi veya çarpıttığımı da sanmıyorum. Bugün, yaşadığım ülkenin benim geçmişteki yıllarımla kesişen tarihine baktığımda ve ileriye yönelik bazı saptamalarım bağlamında beni karamsar diye nitelendirenleri düşündüğümde; ayrıca, bir zamanlar ‘karamsar’ diye nitelendirilen görüşlerimin neredeyse tümünün sonradan acı gerçeklere dönüştüğünü göz önünde bulundurduğumda, aklımda şöyle bir soru beliriyor: ‘Karamsar’ tahminlerim gerçekleştiğine göre, ta çocukluk yıllarında kalmış olan o ‘karartma geceleri’, tüm yıkıcı ve kalıcı etkilerinin yanı sıra, bana çok erken bir dönemden başlayarak kendine özgü bir ‘gerçeklik duygusu’ da kazandırmış olamaz mı? Robert Musil, “gerçeklik duygusunun yanı sıra bir de olasılık duygusunun” varlığından söz eder. Bende bu tersine dönmüş, yani baştaki olasılık duyguları sonradan birer gerçekliğe dönüşmüş olamaz mı?
Benim kuşağımdan olan çoğu insanın hep paylaştığı bir umudu, ülkemizde ‘ilerde’ her şeyin çok daha iyi olacağı umudunu ben çok erken yaşlarımda terk etmiştim. Acaba bunun nedeni, ‘Karartma Geceleri’nde yaşananların, yersiz ve temelsiz iyimserliklerin gerçeklikle, gerçeklere doğru yola koyulmakla bir ilintisinin bulunamayacağını yüzüme hayatın sayfalarıyla defalarca vurduktan sonra, bana zorla benimsettiği bir gerçeklik duygusu olabilir mi?
e-posta: acem20@hotmail.com
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- 'Açız' diye bağırdı, yaka paça dışarı atıldı!