'Kaliteli' Bilim Adamı ya da 'How Do YouSay It In Turkish?..'

18 Kasım 2011 Cuma
\n

\n

Geçen haftaki yazımda, Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ersin Özincenin, İşlerimize katma değer için Ar-Ge lazım, Ar-Ge için kaliteli üniversite ve bilim insanı lazım. Bilim adamına kalkıp bankacıdan az para verirseniz olmazşeklindeki çok doğru saptamasına yer vermiş ve olayın bilim adamıyönünü bu hafta ele alacağımı söylemiştim. Bu vesileyle önce, sanırım yalnızca ülkemizde rastlanan bir garabete değinmek istiyorum.

\n

Günlük dilimizdegerçek sanat”, “gerçek sanatçıve gerçek bilim adamıgibi kullanımlara çok sık yer veriyoruz. Öyle ki, insanın aklına bazen şöyle bir soru takılıyor: Acaba bu ülkede sanatın, sanatçının ve bilim adamının/insanının gerçek olmayanı artık bu kadar korkutucu boyutlarda mı ki, bunların gerçek olanınarastladığımızda bu kadar vurgulama gereğini duyuyoruz?

\n

Bu soruya -yazık ki!- çok rahatlıkla evetyanıtını verebileceğinizden kuşkunuz olmasın! Çünkü bir ülke ki, düşüncesinden sanatına, biliminden teknolojisine, uygarlıksözcüğünün içini dolduran ne varsa, tümüne yıllardır kendi üretimiyle değil, fakat ithalya da dışalımyoluyla ulaşma gibi umarsız bir alışkanlığın pençesinde kıvranmaktadır -ya da daha doğrusu, kendini böyle bir alışkanlığın kollarına gönüllü bırakmışmı desek?-, o ülkede sanatın da, bilimin de, sanatçının da gerçek olanının ve olmayanın rahatça birbirine karışması, birbirinin yerine kullanılması kaçınılmaz bir sonuçtur.

\n

Şimdi gelelim kalitelibilim adamına. Gerçi bununkalitesizolanına, yukarıdaki nedenlerden ötürü, bilim adamıdemek caiz değildir ama yine yukarıdaki nedenlerden ötürü, bu ayrımı yapmaya elimiz mahkûm.

\n

Evet, kalitelibilim adamı.

\n

Bilindiği gibi, Mustafa Kemal, Hitler Almanyasından çıkmak zorunda kalan yaklaşık yüz kırk dünyaca ünlü bilim adamına Türkiyenin ve Türk üniversitelerinin kapılarını açmıştı. Onlardan biri olan Alman mimar Brono Taut, anılarında şöyle der: Gazinin bize söyledikleri arasında beni en etkileyeni şu olmuştu: Sizden geleceğin Türk mimarlarını yetiştirmenizi istiyorum!Bu, elbette ırkçı değil, ama sırılsıklam bilimselbir istektir; başka deyişle, bilimin evrenselliğini asla yadsımayan, ama bu ülkenin çocuklarının bu ülkenin çocukları kalarak bilimin evrenselliği ile tanıştırılması iradesini içeren bir taleptir!

\n

Yüz kırk dünyaca ünlü bilim adamına üniversitelerimizin kapılarının açılması, Türkiyede modern anlamda bilim geleneğinin kurulması için atılmış en büyük adımdır. Mustafa Kemalin ölümünün ardından bu kişilerin,Artık biz olduk, size gerek kalmadı!” diye gönderilmeleri de o adımın karşılaştığı en büyük sabotajdır.

\n

Daha yeni yaşanmış bir olay. Bir toplantı için yabancı dilde(yani İngilizce) eğitim veren üniversitelerimizden birine giden bir sanatçımız, öğrencilerin sürekli yabancı sözcükler kullanmalarından bunalıp bazılarının Türkçe karşılıklarını sorar. Türkiyedeki Türk üniversitesinin bu Türkçe karşılıkları bulmakta zorlanan Türk öğrencilerinden bazılarının ağzından ise şöyle bir soru çıkar: How do you say it in Turkish?Yani Bunu Türkçe nasıl söylersiniz?

\n

Bunlar da bilim adamlarımızcayetiştirilmekte olan öğrencilerimizdir.

\n

Gerçekbilim adamlığı”, salt bilgi birikimini çok aşan, bir zihniyet ve bilinç meselesi olan bir uğraştır. You know what I mean? Pardon: Anladınız mı ne demek istediğimi?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları