İzmir'de Zaman

22 Nisan 2013 Pazartesi

Adına “zaman” dediğimiz o tuhaf öyküm, ve onun parçalarının birbirine geçmesi. Günlerin ansızın bugünde buluşması, ardından yarının soğuklaşıvermesi. Bir kuş bakışının zaman oyunları.
Uçağın İzmir için alçalmaya başladığı anonsuyla birlikte aşağıya bakıyorum. Bulutların sisi yoğunluğunu yitirmiş. Hızla eriyen bulutlarla birlikte sanki belleğimin katmanları da harekete geçiyor. İzmir, doğduğum kentin adı. Doğduğum, ama hiç yaşamadığım kent. Nüfus cüzdanımda bir yer adı.
Peki, zamanlarımla hiç mi ilişkisi yok bu kentin? Orada kök salmış anılarım yok. Ama şimdi, yanımda taşımakta olduğum anılarım uçağın kapısı açılır açılmaz oraya da sızmaya başlamayacak mı?
TÜYAP’ın 18. Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu olarak bu kentte ağırlanıyorum. Sevgili
Deniz Kavukçuoğlu bu konukluğu kısa ama zevkli bir tatile çevirmek için hiçbir zahmetten kaçınmamış. Fuarın açıldığı cumartesi günü oteldeki kahvaltı sırasında benim için TÜYAP tarafından hazırlatılan kitabı görünce, bir iki saate kadar bana katılacak olan sevgili asistanım ve dostum Can Sertaç’a telefon açıp şöyle diyorum: “Sonunda yalnız bu kitabı görmek için bile 70 yıl yaşamaya değerdi.”
Kitabı yayına hazırlayan
Enver Ercan, sanki her sayfayı sımsıcak bir sevginin süzgecinden geçirip kitaba eklemiş. “Benim Külrengi Zamanlarım” başlıklı 350 sayfalık kitap içindeki şiirlerimle, öykülerimle, denemelerimle, oyunlarımla, “Kıyıda Yaşamak” adlı romanımdan yapılan alıntılarla, ressam dostum Hale Işık’ın söyleşisiyle ve nihayet sevgili Tuna Kırlı’nın nefis fotoğraflarıyla bütün bir hayatın belgeseli.
Kitaba yazdığım “
Benim Külrengi Zamanlarım ya da ‘Soylu’ Bir Soysuzun Kısa Öyküsü” başlıklı giriş yazısını şöyle noktalamışım: “... külrengi yalnızlıklar, benim için hep yaratabilmenin ve özgürlüğün tek iklimi oldu... Benim zamanlarım böyle geçti.”
Daha ne bekleyebilirdim ki?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları