Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Görmezlikten Gelmenin Acınası Kültürü...
Neredeyse 45 yıldır dostu olmakla mutluluk ve onur duyduğum Doğan Hızlan, 24 Kasım Cumartesi günü Hürriyet’teki köşe yazısını, bu yılın Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazanan deneme kitabım “Lanetlenmiş Ağustosböcekleri”ne ve bana ayırmış.
\nDoğan Hızlan’ın ve yaklaşık onunki kadar uzun bir dostluğu paylaştığımız Sevgili Selim İleri’nin ortak bir özellikleri vardır: Gerçek emeği hiçbir zaman görmezlikten gelmezler. Kimi zaman bu emeğin sahibiyle yaşam koşulları gereği doğrudan görüşme olanağını bulamamaları, onların bu tutumunu asla etkilemez. Emeği kim tarafından ve nerede, ne zaman harcanmış olursa olsun, mutlaka bulurlar ve kalemleriyle onurlandırırlar; böylece o emekleri harcayanları da ilerisi için yüreklendirmiş olurlar.
\nDoğan Hızlan, yukarıda andığım yazısında benim için: “Yalnızlık denilen o İç Kale’nin hem sakinlerinden hem fatihlerinden” dedikten sonra, ödül kazanan deneme kitabımdan bir alıntı yapmış: “Her şeyden önce bir insanlık durumudur yalnızlık. Çünkü doğada, insanın dışında hiçbir canlı, sırf beraberlik uğruna birlikteliği aramaz. O zaman soru, herhalde şu: İnsan, neden bunca kendine özgü bir durumu tarih boyunca hep bir yakınma nedenine dönüştürmüş ve şimdi de dönüştürmekte?”
\nBu soruyu, kendi “İç Kale”mi çoktandır inşa edebilmiş ve bütün üretkenliğini de o kalenin içersinde, seçilmiş yalnızlığı ile yaşayabilen bir insan olarak sormuştum. Şimdi dönüp geride bıraktığım yetmiş yıla baktığımda, bu seçimi epey erken yapabilmiş olduğumu anlıyorum.
\nAma yalnızlığın bir türü daha var ki, o da insanın gönüllü olarak seçmeye pek cesaret edemeyeceği kadar nahoş ve harcadığı emeklerin yine kimi zaman en yakın -veya yakın sayılması gereken- çevresinde bulunanlar tarafından görmezlikten gelinmesinden kaynaklanan bir yalnızlık durumu.
\nÖzellikle son birkaç yılda, bu durumu epey yoğun yaşadım. 2010 yılının ikinci yarısında, çeviri alanındaki emeklerim bir tanesi önemli bir nişan olmak üzere, iki uluslararası ödülle değerlendirildi. Ama bunlar, örneğin Cambridge Düşesi’nin gebelik haberi kadar bile habere değer bulunmadı. “Yakın çevremdekiler” ise iki üç kişinin dışında, üzerlerine ölü toprağı serpilmişçesine sessiz kaldılar. Geçen ekim ayında, üzerinde kırk yıldır çalıştığım ve 20. yüzyıl Batı roman sanatının anıt eserlerinden sayılan “Vergilius’un Ölümü” yayınlandı. Bu olay, hem yazılı hem de görsel basında beni bile şaşırtan bir yankı yaratmasına karşılık, “yakın çevre”min sessizliğini bozamadı. Şimdi ise Doğan Hızlan köşesinde Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazandığımı ilan etmiş olmasına rağmen, “yakın çevre”min sessizliği yine sürmekte.
\nBen, bu “görmezlikten gelme” durumuna karşı çoktandır bağışıklık kazandım. Ama hiç olmazsa genç sanatçılara ve edebiyatçılara karşı aynı görmezlikten gelme durumundan artık vazgeçsek ve hep “Ben! Ben!” diye tepinip durmayı bir yana bırakıp bakışlarımızı başka emeklere de çevirsek, nasıl olur?
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!