Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gelecek Kuşakları Onat Kutlar'sızBırakmanın Bedeli...
Yaşlanmanın en somut göstergelerinden biri de sanırım belli bir karamsarlığın gittikçe yoğunlaşması.
\nAslında sinsi bir karamsarlık. Hatta, benimkisi gibi, kendisiyle genelde savaşılan da bir karamsarlık. İnsanın daha önceki hayat yıllarına yakıştıramadığı, “İşte buna asla izin vermemeliyim!” diye içinden tekrarladığı, fakat arada sırada, tekrarladıkça içine daha çok gömülür gibi olduğu türden bir karamsarlık.
\nTıpkı dün sabah uyanıp şöyle deyişim gibi: “Demek tam on yedi yıl geçmiş aradan. Yani tam on yedi yıl önce yeni bir güne gözlerimizi açtığımızda, artık Onat Kutlar’sız kaldığımız gerçeğiyle karşılaşmışız… Onu da almışlar bizden…”
\nYalnız bizden mi?
\nBundan böyle ya da ondan sonra, bu ülkenin gelecekteki bütün kuşaklarının elinden. Bombalı bir cinayet, göz kamaştıran bir aydınlığı, bir aydınlanma neferini daha karanlıklara boğmuş.
\nBir zamanlar almış olduğum hukuk eğitiminin de etkisiyle, bir soru çörekleniyor kafamda: Bir ülkenin elinden aydınlarını almak ve böylece geleceğini karartmak diye bir suç olsaydı, cezası ne olabilirdi? Çünkü ceza yasalarında sadece “öldürme fiili”nin kaydı var; “bir toplumun geleceğini karartma” diye bir suça ise henüz rastlamadım.
\nBunları düşünürken aklıma başka bir şey takılıyor. Onat Kutlar, 2005 Şubatı’nda, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkan “Gündemdeki Konu” başlıklı deneme kitabında, Kierkegaard’dan bir alıntı yapmış: “Batan bir devir, en az farkında olduğu şey yüzünden batar. Çünkü onun farkında olsaydı, batmazdı…” Alıntının arkasından, Onat Kutlar ülkenin haline bakıp sormuş: “Ne acaba en az farkında olduğumuz şey?”
\nEn az farkında olduğumuz ya da hiç olmadığımız şeyler arasında, zamanın uçsuz bucaksız akışı ile oranlandığında ancak “kısacık” diye nitelendirebileceğimiz bir cumhuriyet tarihinin hemen her sayfasında aydın kıyımlarının da bulunması olabilir mi? Söz gelimi, Bedrettin Cömert’ten başlayıp Ahmet Taner Kışlalı’ya, oradan da Onat Kutlar’a kadar yetişen, koskoca ve kanlar içindeki bir yelpazenin yeli ile süpürüverilenlerin arkasından ortaya çıkan dev boşluğun nerelerinde debelenmekte olduğumuz, sorulabilir mi?
\nİlhan Selçuk, Onat Kutlar’ın andığım kitabına yazdığı önsözü şu satırlarla noktalamış: “Onat Kutlar omurgalı bir yazardı, belkemiğinden yoksun sürüngenlerden değildi. İnsan eliyle enlem ve boylamları çizilmiş dünyamızda doğrultusu hiç şaşmadı. Kolay gibi görünen bu erdemi koruyabilmek, sanıldığından çok güçtür. Yaşadığımız yıllarda pusulasını şaşırmış aydınlar öylesine çok ki elini sallasan ellisi, saçını sallasan tellisi… Yaşasaydı, daha neler yazabileceğini düşündükçe, yitirdiğimizin ne olduğunu çok daha çarpıcı biçimde duyumsuyorum…”
\nVe kitabının sonlarına doğru, bu kez Onat Kutlar’dan bir ses: “Sevgili dostlar, umutsuzluk benim işim değil. Ama galiba biraz geç kaldık.”
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması