Evet, Yaşamak 'Bildiğin Gibi Değil'...

01 Temmuz 2011 Cuma
\n

\n

Bildiğin Gibi Değil, bir kitap adı

\n

Çok yeni bir kitap. Daha birkaç gün önce çıktı. Metis Yayınları tarafından, Yıldırım Türkerin Üvey Kardeş Dilinden başlıklı sunuşu ile yayımlandı. Altbaşlığı: “90’larda Güneydoğuda Çocuk Olmak. Kitap, Rojin Canan Akın ve Funda Danışman tarafından, 80lerde, 90larda güneydoğuda çocukluklarını yaşamış, belki de daha doğrusu, çocukluklarını yaşayamadan yetişkin olmak zorunda bırakılmış kişilerle yapılan röportajlardan oluşuyor.

\n

Yani elimizde bir sözlü tarih var - bence canlı tarihde denilebilir. Çünkü doğrudan konuşulanlara, canlı insanların ağızlarından çıkma canlı sözlere dayanıyor.

\n

Tarihin bu türlüsü, tedirgin edici, hatta çok korkutucudur kimileri için. Özellikle de tarih diye yazılanların bize bugünlerimizi açıklamak, yarınlarımızı inşa etmek için çok gerekli bir malzeme olarak kullanılmasını değil, fakat sanki temelsiz masallar olarak kalmasını isteyenler için. Alışılagelmiş, yani doğrudan söylenen söze değil, ama yazılı kaynaklara dayanan tarihlerde yorum, çok geniş yer tutar. Dolayısıyla, yorumlara kimi zaman şu ya da bu amaçla yapılmış çarpıtmalar da karışabilir. Ama söylenen söz olduğu gibi kâğıda geçirilip tarih başlığıyla sunulduğunda, kaçma olanağı yoktur. Çünkü böyle bir durumda bütün gerçeği çarpıtma girişimleri, gerçeğin aynası olan söylenmiş söz karşısında etkisini yitirmeye yargılıdır. Hiç kuşkusuz o sözlerden yola çıkarak da çarpıtma girişiminde bulunabilirsiniz. Ama sözün kendisi, her zaman çarpıtmayı bugün değilse bile günün birinde iğrenç bir yalan niteliğiyle gözler önüne serme gücünü koruyacaktır.

\n

Tıpkı, “Bildiğin Gibi Değil adlı kitaptaki söylenenler gibi. Bu ülkede yıllar yılı güneydoğuda olup bitenleri Kürt sorunu başlığı altında toplamış, böylece de sanki Kürtler olmasalardı böyle bir sorun da olmayacaktı gibi bir izlenim yaratmış olabilirsiniz. Evet, başarabilirsiniz bunu. Ama günün birinde ortaya: Bildiğiniz gibi değil! diye haykıran sözler de çıkar - ve inanın, mutlaka, ama mutlaka çıkar, çünkü insanlık tarihi boyunca böyle sözleri söyleyen birileri hep çıktı! - ve o Kürt sorunu veya güneydoğu sorunu başlığının, gerçekte yalnızca insanlık sorunu diye özetlenebilecek, insanlık adına iğrenç ve her tarih için ancak yüzkarası olarak nitelendirilebilecek bir sorunu saklamak için kullanılan bir araç olduğunu kanıtlayıverir.

\n

On yıllar boyunca geceleri köyleri basmanın, babaların ağzından bilgi alabilmek için onların gözleri önünde defalarca çocuklarının ırzına geçmenin, ilkgençlik çağındaki delikanlıları söyletmek için makatlarına cop sokmanın, insanları yakınlarının önünde kurşunlayıp öldürmenin, öldürülenlerin cenazelerini bile ailelerine vermemenin, kim bilir kaç kuşağı çocukluk ve yeniyetmelik çağlarında ölüm ve yıkımla yoğrulmuş, hastalıklı bir yetişkinliğe mahkûm etmenin hiçbir sorunun varlığıyla veya çözümüyle ilintisi yoktur. Fakat bir toplumda insanlık kavramının nasıl bir umarsız bataklığa sürüklendiği ile doğrudan ilintisi vardır.

\n

Yıldırım Türker, sunuş yazısını şu sözlerle noktalıyor: Suskun kız çocuğu Hazalla tanışın. Babasını konuşturmak için gözleri önünde dokuz kişi tarafından ırzına geçilen, layık görüldüğü zulüm karşısında lal olan Hazalı. -Hazaldan sonra nasıl yaşayabilirizi düşünelim sonra. Hep birlikte. Hazalı sağaltacak bir dünyanın harcı nasıl atılır? Duyduğumuz derin tiksinti ve utançla, insan kalarak nasıl baş edebiliriz?- Şu an, hayatımızın en acil sorusu budur.

\n

Benim ekleyebileceğim bir şey yok şu anda. Tek önerebileceğim, şu anda bu topraklarda yaşayan ve kendine insan demekten vazgeçmek istemeyen herkesin Bildiğin Gibi Değil kitabındaki sınavlardan geçmeyi göze alması

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları