Düzmece Efsaneler Üzerine...

09 Eylül 2011 Cuma
\n

\n

\n

\n

\n

Thomas Mann, yazarlar ile alkolün ilişkisini konu alan bir denemesinde şöyle der:Alkol alışkanlığı bulunan gerçek yazarlar, alkol sayesinde değil, fakat alkole rağmenyazar olabilmişlerdir…”\n

\n

Thomas Mann, bu sözü ile hiç kuşkusuz yazarın alkol tutkunluğuna karışmayı amaçlamamıştır; onun amaçladığıüstelik çok da doğru olarak! alkol ile yazarlık arasında yanlış bir ilişki kurulmasını engellemek, örneğin alkol kullanmayı yazarlığın, sanatçılığın doğal bir koşulu sayma yanılsamasına dikkati çekmektir.\n

\n

Thomas Mannın bu satırları, sanat adına çok aydınlatıcı olabilecek bir genelleştirmeye de açıktır. Böyle bir genelleştirme, adları efsaneleşmiş sanatçılardan yola çıkarak düzmeceefsaneleşme ölçütleritüretme ve yeni efsaneler yaratma çabaları için de bir uyarı yerine geçebilir. Bu konuyu daha derinlemesine çözümleyebilmek için, bir gerçeğin altını, hem de epey kalınca çizmemiz gerekiyor: Günümüz dünyasının insanları, özellikle de Batılıinsanlar, uzunca bir süreden bu yana gün geçtikçe yoğunlaşan bir efsane ihtiyacıiçersindeler. Bu ihtiyaç, genelliklesıradandiye nitelendirilen günlükhayatların, onları yaşayanlar için ve toplumsal nedenlerle, gittikçe daha çekilmez, daha boğucu hale gelmiş/getirilmiş olmasından kaynaklanıyor. Doğu Blokunun yıkılmasından bu yana, kendini bu kez bir başka yanlış seçeneğin’, yani tüketim toplumunun kucağında bulan Batılı insan, bugün gelinen aşamada bu modelin yaratıcılarının ve bilinçli ya da bilinçsiz savunucularının gözlerden titizlikle saklamaya çalıştıkları bir olgunun ölümcül acılarını yaşamakta. Bu olgu, şöyle özetlenebilir: Hayatın en önemli ve anlamlı amacının sürekli tüketebilme gücüne sahip olmak olduğu yolunda eğitilen insan, vardığı son noktada, ne yaparsa yapsın günün birinde kesinlikle, ama kesinlikle varacağı o noktada, artık tüketebileceği başka bir şey kalmadığından, kendini tüketmeye başlayacaktır. Başka deyişle, yıllar boyunca kendisini her türlü içsel-bireysel değerlerinden koparmayı, ne pahasına olursa olsun hep sürüye uymasını sağlamayı amaçlayan bir toplumsal mekanizma içersinde yaşatılmış olan birey, sonunda bütün benliğini yitirmiş, kendisiniBendiye nitelendirmekte haklı kılacak bütün niteliklere yabancılaşmış olacağından, artık yalnızca sürünün ona hem de -binbir çeşitlilik içerisinde- sunduğu kendini uyuşturma araçlarınasığınacaktır. Bu araçlardan yalnızca alkol ve geleneksel uyuşturucular anlaşılmamalıdır. Günümüzde artık neredeyse her mahallede yükselmeye yüz tutmuş AVMler ile (bilmeyen kaldıysa: Alışveriş Merkezleri!) yanlış kullanılan internet de bu kapsama girmektedir.\n

\n

Bu tür bir normal ya dasıradanhayatı yaşayanlar, arada sırada da olsa, toplumda -özellikle de sanatta- şu ya da bu biçimde sivrilip ad yapmış olanlar arasından efsanelerseçmekte ve türetmekle bir tür doyumu yaşarlar. Çünkü önlerindeidealolarak sadece o efsanelerinerişilmezliklerikalmıştır. Bu erişilmezlikten haz duymak, tüketim toplumu insanının ruhsal çöküntüsünün mazoşist yanını oluşturur.\n

\n

Batının sonefsanelerindenAmy Winehouseu ölmeden önceki son konser kayıtlarından birinde, alkol ve uyuşturucu yüzünden tamamlayamadığı konserinin sahnesinden sürünerek, dört ayak üzerinde çıkarken izledik. Her trajik insandan bir efsanenin doğamayacağını çoktan unutmuş bir dünyada yaşamaktayız. Bu yüzdendir ki, Homerosun Akhilleusu, genç öleceğini bildikleri için etrafında ağlaşan tanrıçalara, bilinçli olarak seçtiği genç ölme konusunda: Neden ağlıyorsunuz? Ölümsüzlüğün tek bedeli genç ölmek değil midir?diye sorduğunda, antik çağın efsane kahramanlarının bugünkülere oranla çok daha soylu olduklarını kanıtlıyor!\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları