Ahmet Cemal
Ahmet Cemal cemal.cemdost@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Düşünen Tohum, Konuşan Toprak...'

10 Ağustos 2012 Cuma
\n

\n

Geçtiğimiz salı akşamüstü, yolumuz Galatasarayda bir sergiye düştü. Serginin adı: “Düşünen Tohum, Konuşan Toprak / Cumhuriyetin Köy Enstitüleri 1940-1954. Sergi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfının işbirliği ile düzenlenmiş.

\n

Tarihimize atıfta bulunan bazı sergileri, kendi kişiliğinin yüzüne bakmaktansa ondan sürekli kaçmayı, dahası onu yadsımayı yeğleyen insanların hayatın bir dönEmecinde o kişilikle karşılaştıklarında suratlarına yedikleri tokada benzetirim. Böyle bir tokadın acısından kurtulabilmek olanaksızdır, çünkü onu yiyen insan bu tek darbe ile kaçmış olduğu bütün hesaplaşmaları ve yüzleşmeleri karşısında bulur.

\n

Artık onlara bakmak zorundadır; onlara bakmaya yargılıdır.

\n

Evet, tarihimize atıfta bulunan, dünleri bugüne böyle getiren sergiler, bizlere dünlerin öykülerinin yanı sıra, o öykülerden vazgeçmekle neleri yitirdiğimizi de anlatırlar. Düşünen Tohum, Konuşan Topraksergisi için hazırlanan iki ciltlik dev eserin ilk cildinde yer alan Cumhuriyetin Şahdamarı: Köy Enstitüleri başlıklı yazı, şöyle bitiyor: Köy Enstitüleri, Cumhuriyetin kesilmiş şahdamarıdır. Binlerce özlem ve gelecek hayali bu kurumlarla birlikte tarihe gömülmüştür. Kaybedilen, sadece yerine bir başkasının konulabileceği basit bir eğitim sistemi değildir; kaybedilen, dik durmasını öğrenmiş Anadolu insanıdır.

\n

Köy Enstitüleri, resmen 1940 yılında kurulur. Ama tohumlarının atılması, daha eski bir döneme, üstelik Milli Mücadelenin belki de en bunalımlı dönemine uzanır. 1921 Temmuzunda Ankarada Maarif Kongresi toplanır. O sırada Yunan ordusu Ankaraya yaklaşmaktadır. Kent boşaltılmaktadır. İşte böyle bir kentte, Anadolunun dört bir yanından gelen öğretmenlerin katılımıyla eğitimi konu alan bir kongre toplanır. Açılış konuşmasını da Mustafa Kemal Atatürk yapar. O gün Mustafa Kemal, silahlı ordularının değil, fakat bir başka ordunun, eğitim ordusunun başındadır. Çünkü ona göre ve tarihsel koşullardan dolayı, silahlı orduların kazanabileceği bütün zaferlerin devamlılığı, yalnızca ve yalnızca öteki ordunun, eğitim ordusunun kazanacağı, mutlaka kazanması gereken zaferlerinden bağımlıdır. Cumhuriyet, henüz kurulmamıştır, ama Mustafa Kemalin düşüncelerinde çoktan hazırdır ve bu düşüncelere göre Anadoluda yeni kurulacak bir devletin Batı karşısında ayakta kalabilmesi, ancak geniş anlamda bir eğitimin gerekli bütün temellerinin atılabilmesiyle gerçekleşebilir. Yeni devlet, bir düştür; böyle bir düşün, 1935 sayımına göre erkeklerinin yüzde 76.7si, kadınlarının ise yüzde 91.8inin okuma yazma bilmediği bir toplumda gerçekleşebileceğini düşünmek ise, ütopya kavramının bile dışında kalır. Yüzyılların ihmallerinin hamuruyla yoğrulmuş böyle bir ortamda muasır medeniyet seviyesine ulaşabilmek, sıradan programlarla değil, ancak bir başka milli mücadele ile, eğitim seferberliği ile mümkündür.

\n

1940 yılında açılan Köy Enstitüleri, bu seferberliğin odak noktalarıdır. 1940-1954 arası bu kurumlarda olup bitenler ise yakın kültür tarihimizde, noktalanışının ardından şimdiye kadar ne yazık ki bir daha yaşanamamış olan bir uygarlaşma döneminin destanıdır.

\n

Sergiler anlatılmaz. Yalnızca gezilir. Düşünen Tohum, Konuşan Toprak sergisinin kapıları ekim ayına kadar açık.

\n

Gezin. Ağır ağır, adım adım gezin. Ve her adımda bugün ile bir karşılaştırma yapmayı da sakın unutmayın!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları