Bir Atölye Açtık...

08 Eylül 2014 Pazartesi

Evet, bundan bir hafta önce, 1 Eylül Pazartesi gününün akşamüstü saatlerinde, geçen yılki öğrencilerimle birlikte, bir atölye açtık.
Adı “Ahmet Cemal Kültür Atölyesi”; kısaltılmış adıyla ACKA.
Yerimiz, yani “yuvamız”, Moda Caddesi’nde. Eskiden, yani henüz bir atölye değilken, bir başka eğitim kurumunun çatısı altındaydık. Ama oradaki “ev sahiplerimiz” ile geçen yılın sonunda aramızda bazı geçimsizlikler belirdi. Daha doğrusu, onların kendi aralarında bazı çekişmeler ortaya çıktı. Ve sonunda biz, kendimizi bir günde kapının önünde bulduk.
Öğrencilerime, “Benimle misiniz?” diye sordum.
Bir ağızdan, “Evet!” dediler.
“Birlikte bir ‘Ahmet Cemal Kültür Atölyesi’ne var mısınız?” diye sordum.
“Varız elbet!” dediler.
Ve her şey çok çabuk başladı.
Önce kendimize bir yer aramaya koyulduk. Daha bulmadan, onlara atölye çalışmalarımızın başlangıç tarihini bildirdim: 1 Eylül 2014 Pazartesi. Bir yer bulamasaydık, öğrencilerime şimdilik Moda’da yaşadığım çatı katını açacaktım. Gerçi nohut oda bakla sofa bir yerdir ama sığışırdık elbet.
Buna gerek kalmadı. Moda’daki Çiçekişleri El Sanatları Atölyesi’ndeki dostlarım, Bülent Can, Cihan Eyvel ve Sedat Türk adlı üç dünya güzeli insan, bize atölyelerinin boş duran üçüncü katını açtılar. Ondan sonra her şey hızlandı. Küçük atölyemizi yaklaşık iki haftada döşedik. Oturacak yerler, minderler, klimalar, kahve ve çay makineleri, sebil, üç büyük kitaplık – kısacası, her gün bir şeyler eklendi. Bu arada o dünya güzeli ev sahiplerimiz de son günlerde boş durmadılar. Gündüzleri ne zaman atölyemize gelsek, ya atölyeye çıkan ahşap merdiven başlarına ya da doğrudan atölyenin odalarına sanki görünmeyen parmaklarla eklenmiş yeni süslemelerle ve düzenlemelerle karşılaştık.
Paramız azdı. Ama birkaç ay önce kazandığım bir ödülün parasal karşılığından biraz bir şeyler kalmıştı. Ona son zamanlarda bazı çevirilerimin yeni basımlarından gelen paraları da ekleyince, kuruluş giderleri karşılanmış oldu. Hem kitaplardan kazandıklarım için, bir Kültür Atölyesi’nden daha uygun harcama yeri düşünülebilir miydi?
Hiçbir bağış talebinde bulunmadık. Küçük atölyemiz kendi yağı ile kavrularak kuruldu. Kalan eksikleri de öyle gidereceğiz. Ortak katkı paylarımızla…
1 Eylül Pazartesi akşamı, benim verdiğim “Felsefenin Büyütecinden Kültür Tarihimiz” başlıklı dersle yola çıktık. Hazırlık niteliğindeki bu program, 15 Ekim’e kadar sürecek. Ondan sonra devreye başka hocaların verecekleri “Mitoloji”, “Görsel Kültürün Temelleri”, “Shakespeare ve Politika”, “Yeniçağın Kültür Tarihi” ve “Felsefe” gibi dersler ile çeşitli workshop’lar girecek.
Kültürün giderek ucuzladığı ve ucuzlatıldığı bir ortamda, çareyi “İnadına Kültür!” demekte bulduk. Ve açıldığımız gün bir öğrencim, şöyle dedi: “Ben, burayı sonsuz bir yer olarak görüyorum!” Kararlılığımızı bundan daha iyi ifade edebilecek bir cümle sanırım zor bulunur!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları