Ahmet Cemal
Ahmet Cemal cemal.cemdost@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ben, Sen, Hoşgörü ve 'Öteki' (1)

25 Mayıs 2012 Cuma
\n

\n

Toplum olarak, kavramları kullanma bağlamında cimri olduğumuz söylenemez. Hele entelektüel olmaayrıcalığını her fırsatta vurgulamak peşinde olanlarımız için bu durum özellikle geçerlidir. Yeni ortaya çıkan kavramlar ve deyişler, böylelerinin arasında inanılmaz hızla bir modaya dönüşür ve kullanım yoğunluğuna erişir. Bunun sonucunda bu türden yenileri, içerikleri üzerinde yeterince düşünmeden kullanma hızımızın vardığı doruklarda yine inanılmaz bir hızla eskitiriz. Bu noktadan sonra böyle kavramların yazgısı, artık serseri mayınlar gibi ortalıkta dolaşmaktır.

\n

Neredeyse her sözüne, Benim felsefeme göre …” diye başlayan, ama felsefenin Fsinden habersiz entelektüeller, herhalde hiçbirimizin yabancısı değildir. Sanat konularında bazen bir cümlede birkaç kez avangartsözcüğünü kullandıktan sonra, Burada ne bakımdanöncübir durumdan söz ediyorsunuz?sorusuna, Ne öncüsü? gibi bir karşı soru ile yanıt verenlere rastlama olasılığımız da hiç düşük sayılmaz.

\n

Ama bunlar, gerçi gülünç, acınası, fakat görece olarak tehlikesiz cehalet durumlarıdır. Buna karşılık öyle kavramlar vardır ki, onları bilir bilmez kullanmak, çoğu zaman el yakabilir.

\n

Dahası, öldürücü bile olabilir!

\n

Tıpkı, son zamanlarımızın düşünsel gözdesi olan öteki ve ötekileştirme ile bunların peşine taktığımız hoşgörü kavramları gibi.

\n

Aslında her üçünün de amacı, insanı insan kılan bütün değerlerin ve niteliklerin can düşmanı olan ayrımcılık ile savaşmak, düşünce ve uygulama düzleminde dikkatleri bu korkunç olguya yeterince çekmektir.

\n

Peki bizler, ülkemizde bu kavramları her zaman bu anlamda ve bu amaçla kullandığımızdan gerçekten emin olabilir miyiz? Yoksa, bu alandaki belli bir bilgi eksikliğinden ötürü, öteki”,“ötekileştirmeve hoşgörüderken, yeni ötekileştirmelere zemin hazırlamamız gibi bir tehlike de var mı? Hele hele, ötekileştirmenin bir çözümü olarak ötekine hoşgörüile bakmayı çare yerine önerdiğimizde, bunun en somut sonuçlarından birinin karşımızdakinin ötekiliğini pekiştirmek olacağının farkında mıyız? Çünkü hoşgörü nedir? Karşımdakinin benim benimseyemeyeceğim, hatta belki de bana ters gelen bazı nitelikleri vardır ve ben onları kendime göre değil, ama karşımdakinin kişiliğine göre değerlendirmek ve anlamak için çaba harcayacağım yerde, bağışlamak yoluna giderim.

\n

Karşımdakini anlamakyerine onu bağışlamak bu bağışlama hakkı kendime, karşımdakinin kişiliğini yeterince değerlendirerek değil, fakat sırf ben benolduğum için tanıdığım bir hak değil midir? Ve ancak bir suç ya da kusur bağışlanabileceğine göre, karşımdakinin kendi kişiliğinden kaynaklanan niteliklerini suç ya da kusur sayma hakkını bana kim vermiş olabilir?

\n

Başka deyişle, onu hoşgörmeye nasıl cüret edebilirim?

\n

Kulağa ne kadar sert gelirse gelsin, bu yapısıyla hoşgörü, yüce gönüllülük falan değil, ancak hoşgörülenin kişiliğine yönelik bircinayet aracıolabilir. Ötekileştirmeyi önleme amacını veya niyetini böylesine karanlık olabilecek bir kavram temeline yerleştirmenin olası sonuçları üzerinde haftaya duracağım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları