Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Araştırma, Gelişme ve Bilim...
Dünkü Cumhuriyet’in ekonomi sayfasında, Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’nin çeşitli açılardan önem taşıyan bir saptaması yer aldı. İki, üç ay önce Dünya Bankası başkanı ile yaptıkları sohbetten söz eden Sayın Ersin Özince, şöyle diyor : “…oturduk tartıştık. Herkes Türkiye’de en önem verilmesi gereken konunun eğitim olduğu konusunda mutabık kaldı. İşlerimize katma değer için Ar-Ge lazım, Ar-Ge için kaliteli üniversite ve bilim insanı lazım. Bilim adamına kalkıp bankacıdan az para verirseniz olmaz.”
\nSayın Özince, araştırma ve gelişme için olmazsa olmaz niteliğini taşıyan bir noktadan, “kaliteli üniversite ve bilim insanı”nın gerekliliğinden nasıl bir ülkede söz ediyor? Resmi rakamlara göre, 170 civarında üniversitesi bulunan bir ülkede. Bu üniversitelerin küçümsenmeyecek bir bölümünü de “vakıf üniversiteleri” oluşturmakta. Peki o zaman bu saptama veya yakınmada bir “tuhaflık” yok mu? Başka bir deyişle, Türkiye’nin en büyük birkaç bankasından birinin yönetim kurulu başkanı, 170 üniversitesi bulunan bir ülkede nasıl olur da kaliteli üniversitenin ve kaliteli bilim insanının gerekliliğini özellikle vurgulama lüzumunu hissetmiş olabilir?
\nBir defa şunu hemen belirtelim ki, Sayın Özince’nin saptaması, özünde yaşamsal önem taşıyan bir gerçeği dile getiriyor: Türkiye, sayısı iki yüze doğru yol almakta olan üniversitelerinin varlığına rağmen, kaliteli üniversite ve kaliteli bilim adamı sıkıntısı çekmektedir. Bunun nedeni, sözü edilen sayıların bir kalitenin değil, fakat yalnızca bir enflasyonun göstergesi olmasıdır. Böyle bir enflasyon ortamında ise bilimin ilerlemesi değil, ancak giderek artan bir hızla gerilemesi beklenilebilir. Bilimin dünyadaki ilerlemeye ayak uyduramadığı yerde ise ekonominin belli sınırların dışına çıkabilmesi, hele hele dünyada geçerli kalite standartlarına ulaşabilmesi söz konusu değildir.
\nTürkiye Cumhuriyeti, bugün 170 üniversitesi ile bilim ve teknoloji üreten değil, yalnızca “ithal eden” bir ülke durumundadır. Böyle olması ise 1953’te “resmen” kapatılan Köy Enstitülerinden günümüzün vakıf üniversitelerine kadar uzanan çizginin, ulusal eğitim politikası bağlamında tam bir gerileme çizgisini belirlemesiyle son derece uyumludur.
\nBir ülke düşününüz ki, ortaöğrenimine yıllar boyunca gerekli yatırımları yapmaktan kaçındıktan sonra, bu öğrenimin ve asıl önemlisi, onu izleyecek yükseköğrenimin kaderini tamamen özel girişimcilerin, yani “dershane” sahiplerinin eline bırakmış olsun! Bu, gerçekte devlet yönünden içler acısı bir itiraftan başka bir şey değildir. Bu itirafıyla devlet, ulusuna şöyle demiştir: “Ey millet! Benim artık ortaöğrenime ayıracak daha fazla param yok. Çocuklarınız bugünkü durumuyla ortaöğrenim kurumlarında üniversite giriş sınavlarını kazanabilecek donanımı elde edemiyorlarsa, siz de onları dershanelere gönderin!”
\nBu yakınlarda sıkça sözü edilen “Dershaneler Cenneti Türkiye” işte böyle bir “itiraf”ın pompalamasıyla oluşturulmuş bir Türkiye’dir. Yazımda bir suçun suçlu tarafından kabulü anlamına gelen “itiraf” sözcüğünü bilerek kullandım; çünkü eğitimi, anayasası gereği bir “görev” olarak üstlenmiş bir devletin bu görevi yerine getirmemesi ya da yeterince önemsememesi, ancak bir “suç” olabilir.
\nKaliteli bilim adamı eksikliğine gelince, onu bir dahaki yazımda ele alacağım.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması