İki takımın da ligde beklentileri bu futbolla gerçekleşmez. İlk yarıda oynanan futbola, eski tabirle “yavan” demek gerekir! Malatyaspor, kendi yarı sahasında maçı kilitleyip, golü düşünmeden oynamaya çalışırken sanki gol atmayı değil, sadece yememeyi düşünmüş. Bu düşünce hiçbir takıma puan getirmez. Hamza Hamzaoğlu’nun bu yanlışını golü yedikten sonra giderme çabası Beşiktaş karşısında takımını zor duruma soktu. Asıl önemli olan ağır oyunda, “yaratıcı futbolcu”nun bulunmayışı ve golü de sahanın en yavaş isimlerinden Larin’in atmasıdır. İkinci yarıda gelen bu gol de oyuna heyecan katmadı. Gördüğüm kadarıyla sahadaki Beşiktaş takımına bir Sergen lazım! Ve Sergen şimdi teknik direktörlüğünü yaptığı takımda kendi gibi yetenekli bir oyuncu arıyor! 

Bu karşılaşmaya 90 dakika sonunda korona usulü bir futbol desek yanılmayız. Her şeye rağmen üç büyükler İstanbul’da karşılarında gol yememek için oynayan her takımı yeneceklerini kötü futbolla da olsa ortaya koyuyor. Beşiktaş’ta Ghezzal çok ağır ve belki de hazır değil. Oğuzhan da öyle. Aboubakar ikinci yarıda kaçırdığı golle adeta Siyah-Beyazlıların kurtarıcısı olamayacağını gösterdi. Sonuçta, daha canlı ve diri oynaması gereken iki takımın böylesine anlamsız mücadelesini tribünlerden izlememek belki de taraftarlar için şanstı diyebiliriz.