Adnan Dinçer

Futbola artık yabancı mıyız?

14 Nisan 2021 Çarşamba

Biz futbolu neden başaramıyoruz? Yoksa başarıyoruz da, “engeller neler” diye düşündük mü? Cevabı çok basit aslında ama yapı olarak bunu kabul etmiyoruz. Zor günleri aşarak yıllarca mücadele edip geldik profesyonel futboldan sonra gelen endüstriyel futbola. Ama limana yanaşamıyoruz. Çünkü "kendi duygusal kurallarımızla oynansın” istiyoruz. Limanda başarılı yabancılar var. Onları kendi futbolumuzla devamlılık göstererek  aşma sürecine giremedik. Brezilya’da her alanda ve plaj kumlarında, en küçük yaşta teşvik edilmeye gerek kalmadan gelişen çocuklara, yani  doğal olarak futbolun önüne yasak konulmaz. Bizim böyle bir şansımız daha baştan yok! Kendi neslimin sürecinde oynamanın  günah olduğu; daha sonra ailelerce sürdürülen yasak ve tepki ile bu dışlanmanın okullarda bazı öğretmenlerce devamını ve not almada önümüzün kesildiğini unutmadık. Futbol 1903’te kurulan Beşiktaş ve onu takip eden G.Saray ve F.Bahçe ile kurumsallaşmak istense de gereği gibi başaramadık. 

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Uluslararası rekabetin bilimsel boyutlarda sahaya inmesi bizi sadece unutmadığımız 1948’de kalecimiz Turgay ile Berlin panteri yarattığımız Almanya ve 1956’da Macaristan galibiyetlerine taşıdı. Hatta son olarak uzak doğuda Dünya üçüncülüğümüz dahi pek  önemsenmedi! Çünkü, hep futbola lobicilik ve belli çevrelerin gözü ile baktık. Kovacs'ın açtığı yol olan Ajax ve Fransa futbolundaki çıkışa gelene kadar, Herberger’in İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Almanya’daki eğitim dizisini önemsemedik. Schön, Derwall, Vogts ve Beckenbauer eğitim süreci, Akademik futbol yapısı bizde çatışmaya yol açtı. Michels ile Hollanda ve Herrera ile İtalya futbolunu daha sonraki Macaristan çıkışı ile unuttuk. Çünkü onları yenmiştik. Pele, Cruyff, Maradona ve günümüzde Ronaldo ile Messi’ye uzanan yolda oyunu kişisellik boyutuna indirgedik. Futbolun verdiği mesaj “takım oyunu olduğu” yönünde gelişirken içine en küçük yaşta eğitimi ele aldığında bizler sadece Lefter, Turgay, Can, Metin gibi yıldızlarımızla övündük ama eğitimi öne almadık. Hedergoot’un "Futbolu geliştirmek istiyorsanız birinci dereceden çocukları değil ikinci durumdaki gençlerle uğraşın!" tavsiyesine ciddi bakmadık!

EĞİTİM SABRINI YOK ETTİK 

Taklitçi yapımız çağdaş olmayı, yabancı yıldız almak, veya ünlü teknik adamları transfer ederek toplumu mutlu etme dönemine girince, yine söylüyorum, kendi insanımızın başarılı olma şansını ve eğitim sabrını yok ettik!

Geçmişten bugüne tek iddiam şudur. Biz futbolu seven ve en iyisini yapacak yeteneğe sahip ülkeyiz! Telaş, oldu-bitti ve reklam arzumuzu sabır ile dışlamadığımız için eğitime ve gelecek kuşaklara haksızlık ederek, futbolu geliştirme anlamına yatırım düşüncede ve cılız kalıyor. İspatlı geometri gibi gerçekler aleniyken anlamamakta ısrar ettik. Bir anda zengin olan futbolcular, toplumu küçük gören yönetici ve teknik adamlar yarattık. Greenwich saat ayarı gibi kendini buna endeksleyenler “köşe dönme adına” tüm gerçeklerin üstüne bastılar. Gele gele şimdi hakemlerin düdüklerine takılır olduk. Çok sevdiğimiz futbol aşkımızın arasına virüs girdi. Dedikodu ile egoların ligini oynuyoruz. Oysa ileri ülkeler, yeni gençleri ile geleceğin hazırlığını yapıyor. Pas tutan ve yıpranmış kişilerin pompalandığı ülkemizde, bunlara izin vermeyecek yapılara ve kariyerlere, geleceğin futboluna izin yok! Soru şu: “Acaba biz gerçekten futbola yabancı mıyız?” Yok canım! Dışarıda bıraktığımız, çıkarın hışmına uğrayan, kültür ve akıldır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İşimiz oldukça zor 15 Aralık 2024
Rol çalıyorlar! 10 Aralık 2024
İddiasız derbi! 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları