Karius Beşiktaş'tan ayrıldı. Aklıma hemen Fabri'nin masumiyeti geldi. Ondan para kazanmak isteyenlerin, "zoraki gözyaşları içinde" gönderdiği bu başarılı kaleci. O kadar acımasızca yayınlar yaparak, ertesi maçta Avrupa kupalarında telafi ettiği ve takımına başarı getiren hatası günlerce konuşuldu. Yine de bozmadı kendisini. Yerine Karius geldi. Klopp'un az görev verdiği ve hatalı goller sonucu gönderdiği Karius! Müthiş bir reklam ve destek yapıldı bu "erkek güzeli" manken görüntülü kaleciye.

Geçmiş dönemlerde Bülent, Necmi, Varol, Rasim, Adem, Cordoba, Mustafa gibi çok başarılı kalecilerin anıldığı kulüptür Beşiktaş. Dünya koronadan kırılıp şaşkınken, maçların durduğu bir dönemde, ekonomik olarak da sıkıntı yaşayan, gelirin olmadığı maçsız dönemin gündemini işgal eden Karius'un "yakışmayan" açıklamaları oldu. Tam endüstriyel kıvraklık gibi. Sakın kiralanan bu futbolcunun haklarının ödenmediğini savunuyorum sanılmasın. Bu yılki başarısızlıkta belki de onun payı büyüktü. Oynadığı bazı kritik karşılaşmalarda dar açılardan ve basit ortalardan yediği umursamazlık içindeki goller unutulamaz! Haklarını veremeyen kulüp ne kadar haksızsa, bu sıkıntısını sahaya yansıtan futbolcu da o kadar haksızdır.

Ayar bozuldu

FIFA'ya başvuran ve sonuçta alacağı ödenmek kaydı ile giden futbolcular mutlaka zorla gönderilenden ayrı tutulacaktır. Profesyonel dünyada bu tür ayrılıklar kolay unutulmaz. Bazen kulüpler ve bazen de futbolcular harcanır. Ama geçmişte parasına alamayan, ev dahi tutulmayan eşini ve çocuklarını getiremeyen ama sahada konuyu ayrı tutup işini iyi yapan yabancı futbolcularım oldu. Daima onların yanında olduğum için yönetime antipatik görünmeme neden olan örnek futbolcular biliyorum. Onların menajerleri o kadar etkili değildi. Olamazdı. Çünkü işini iyi yapan başarılıolanlar mutlaka kazanacaktı. Ne zaman ki "sözde endüstriyel" olup işin dışındaki kişilerin kulüplere dadanıp tespit yaptıkları teknik adam - futbolcu - menajer üçgenine medya da sessiz kaldı, ayar bozuldu.

Yolu açık olsun!

Sonuçta 3-4 ayda bir futbolcu alma gibi "suni futbol pazarı" üstümüze çöktü! O zaman kulüplerin kadroları sık sık değişerek kendi eğitim ve öz kaynaklarını unuttular. Teknik adam ve futbolcunun ihtiyaç olup olmadığına, başarının nedeni olduğuna bakılmayan bir pazar doğdu. Bu kuruluşun adı da "endüstriyel" oldu! Hatta bu işi yapacak teknik adam, menajer ayrıcalığına, "geçmiş federasyonlar" da alet edildi. Sessiz kaldılar.

Koronalı dünyada yaşam ön planda. Her şey durmuş. İnsanlar evlerinde yaşama karşı duruş ve korunma nedeni ile tam siperde. Ancak Karius şimdi ortaya çıkıp kendini kurtaran boşluktaki sıkıntıya ortak olmayan tavrı ile "kalesinde pozisyonlara da çoğu zaman öyle idi" gider ayak kendi kalesine bir gol daha attı!

Bu ülkeden Alex, Pepe, Hagi, Paunoviç gibi büyük futbolcular da geçti. Ama iz bıraktılar. Kalecilik sanatının bir kısmını mankenlikle karıştıracak kadar fiziki özelliklere sahip olan Karius, önce Liverpool ve sonra da Beşiktaş'taki korona felaketiyle bir tutuyorsa, kanımca yolu açık olsun. Çünkü Beşiktaş ve Liverpool hep var olup, formasını giyenlere daha saygılı duruş gösterecektir!