İlkyarıda sahada ‘yürüyen’, tecrübe ve gücünü 2. bölüme saklayan Hollanda, son dakikalarda maçı kurtardıysa bunu geçen yazımda da belirttiğim gibi Robben ile acemi, aşırı heyecanlı Meksika Ulusal Takımı Teknik Direktörü Miguel Herrera’ya borçlu... 1-0’dan sonra çok erken bunu koruma sevdasına düşen Herrera, dos Santos ve daha sonra da acilen 2 oyuncusunu daha çıkararak 90 dakikayı tehlikeye soktu.
İlkyarıda ve golden sonra oyunun dengesini elinde tutamayan, karşı atak becerisini gösteremeyen Meksika’nın hatalarını şaşkınlıkla izledik. Van Persie’nin kötü gününde olmasıyla yalnız kalan Robben’le attığı golle oyuna imzasını koyan Sneijder’in yanı sıra sağ beke geçen Kuyt, tecrübe ve becerileriyle ‘Portakallar’ı ipten aldı. Sahanın en iyi oyuncularından olan Marquez’in penaltı yapmak zorunda kalması futbolun acı yanı... Oysa ilk bölümde Robben’in ceza alanında indirilmesi de penaltıydı.
Oyun zevksizdi. Ne var ki son dakikalar Hollanda’nın golü nedeniyle heyecan getirdi. Kanımca ‘Portakallar’ ve Louis van Gaal şansına çok güveniyor.
Kupa acemisi şovmen Herrera (Meksika) unutuluyordu; zira orta alan savunmasına önem verse ve karşı atak becerisiyle 1 gol daha düşünse, klas ile tercihleri farklı olan Hollanda’yı devirebilirlerdi. Bu durumda ekolü olan Hollanda önünde acemiliğinizin faturasını son dakikalarda da olsa yaşarsınız.