Adnan Binyazar

Uygarlaşma

15 Aralık 2023 Cuma

Uygarlaşma, insanı çağın değerlerine göre yetiştirmeyi öngören toplumsal bir düzende gerçekleşir. Bu da toplumu mutlu kılacak üretim-tüketim-gelişim bütünleşmesini gerçekleştiren altyapının oluşturulmasına bağlıdır. Düzen öyle kurulmadıkça insandan verimli çalışma beklemek boşunadır. 

Üstelik yönetimi elinde tutanlar kendilerini zenginleştirip halkı daha da yoksullaştırıyorsa ilkçağlarda olduğu gibi egemenlerin gücü gittikçe artar, insanı duyarlık körelmesine uğratan köleleşme başlar. 

UYGARLIK DÜZENEĞİ

Uygarlık söz konusu olduğunda MÖ 234 yılında doğan Romalı devlet adamı Markus Porcius Cato’nun söylediği şu söz akla geliyor: “Ahmaklardır uygarlığı görkemli yapılarda arayanlar!”

Çağımızda uygarlık denince gözde ucu bulutlara eren yapılar, süslü caddeler, geniş meydanlar canlanır. Cato’ya bu çıkışı, o dönemin bu tür görüntüleri yaptırmış olmalı... 

Depremlerin yüz binlerce insanı canından etmesinin nedeni apaçıktır. O yüksek yapıları kuranların kimi gereken çimentoyu, demiri kullanmadığını, temeli iyi oturtmadığını herkes biliyor. 

Tek bilmeyen, yıkıma yol açanları kayırıp görmezden gelenler... 

UYGAR OLMAK

Uygarlık felsefe terimi olarak sözlüklerde şöyle tanımlanıyor: Barbarlık döneminden çıkıp her toplumun, törelerine uyarak daha iyi bir yaşama düzeyi kurmaya çabalamak, bilimde, sanatta, teknikte ilerlemek, edinilen kültürleri geliştirerek daha iyi yaşanacak bir ortam yaratmak, uygar insana yakışacak davranışlarda bulunmak.

Bundan da anlaşılıyor ki uygar olmak, yaratıcılığı, duyarlığı, düşüncesiyle iyinin de kötünün bilincinde olan insana özgüdür. 

Özetle, uygarlaşma, topluma insanca yaşamayı öğretir.

Ülkemizde uygarlaşmanın ilk adımı, 90 yıl önce Atatürk’ün Cumhuriyetin 10. yılında vurguladığı şu tümceyle atılmıştır: 

“Çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir.” 

BELİRTİLER

Ne acıdır ki hemen her dönemde Atatürk ilkelerinden biri çiğnendiğinden insanımız uygarlaşacağına daha da ilkelleşmiştir: Araştırmalar yalnızca ekim ayında 80 kadının öldürüldüğünü gösteriyor. Kentleri hırsızlar, dolandırıcılar sardı. Geleceğin umudu iki üniversite öğrencisi kendi canına kıydı. Kimi gençler de kurtuluşu, canlarını yurtdışına atmakta buluyor. Doktorlar arasında da öylelerine rastlanıyor.

Sokaklarda uyuşturucu kurbanı çocuklar yakalanıp hapse atılıyor. Çocuk tecavüzleri her gün biraz daha artıyor. Ortada önemli bir neden yokken kavgaya tutuşup birbirlerini öldürmek neredeyse güncel olaylardan sayılıyor.

Nerede kaldı Atatürk’ün “uygarlık yolu”, “müspet bilim” yuvaları, “üretim-tüketim-gelişim bütünleşmesi”ni sağlayan dayanışmaları...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cinci hocalar 22 Kasım 2024
Sözün gücü 15 Kasım 2024
Kitap dünyası 8 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları