Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Önünde kapılar açılmıştı
Zafer Gençaydın, Elazığ’ın, her yerinden sular fışkıran, bağlı bahçeli Ağın ilçesinde yaşayan bir ailenin çocuğudur. Ağın’da ilkokul vardı ama ortaöğrenimin sürdürüleceği okul yoktu.
Cumhuriyet döneminin büyük atılımı Köy Enstitüleri açılınca, ilkokulu bitirenler oraya akmıştı.
Geçen hafta aramızdan ayrılan, sonradan öğretim üyesi, ressam, yazar olarak da adı anılan Gençaydın, Akçadağ Köy Enstitüsü’ne yazılan çocuklardan biriydi.
İnsanın içinde öğrenme ateşi parlamasın, önünde aydınlatıcı kapılar açılır. Gençaydın, o kapıların birinden girerek Atatürk adı verilen Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girdi, oradan resim öğretmeni olarak çıktı.
ÖĞRETMENLİK
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı uzmanlık sınavını kazanınca da Berlin’e gönderildi. Oradaki sanat yüksek okulunda okurken ona “en başarılı öğrenci” unvanı verildi. Ülkeye dönünce de önceden öğrencisi olduğu Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretmen oldu.
Yüksek okullarda dersler de veriyodu. Uzun yıllar görev yaptığı Hacettepe Üniversitesi’nde profesörlüğe yükseltildi, dekanlığa getirildi, oradan emekliye ayrıldı.
EMEKLİLİK
Yazlarını geçirdiği Ağın’daki bahçelerinde meyveler, sebzeler yetiştiriyordu. Onu Cronin’in İspanyol Bahçıvanı adlı romanındaki bahçıvana benzetirdim. Yerleştiği Ankara’da ise gece gündüz resim atölyesinden çıkmıyordu.
Yaptığı resimleri yorumlayanlar, onun doğa ve toplumsal olayların dramatiğini kavradığı, izleyicilerine “kendilerini keşfetme, dünyayı daha derinlemesine anlama fırsatı sunduğu” yargısında bulunuyorlardı. Bir gün, kalabalıkları sargınlık içinde bir araya getirdiği bir resmine saatlerce bakmış, şu sonuca varmıştım: “Resimlerindeki biçimrenk uyumunun yanında, izleyende duygusal, düşünsel çağrışımlar da yaratıyor.”
YAZI DÜNYASI
Arada 100. yaşını yaşayan Cumhuriyet gazetemizin “Olaylar ve Görüşler” sayfasında, okuru Aydınlanmaya yönelten yazıları yayımlanıyordu. Gençaydın, “Özgürleştirmeyen eğitim köleleştirir” başlıklı yazısında Atatürkçü düşüncenin yolundan giderek gençlere sesleniyordu:
“İlişkileri sezme gücü ve özgün kişilik kazandıran sanat eğitiminin önemli amaçlarından biri de özgürleştirmektir. İnsana, kendi aklıyla düşünebilme yetisi ve özgüven kazandıramayan eğitim aptallaştırır. Unutulmaması gerekense, geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimi, hurilerle dolu bir cennet ve günahkârlar için cehennem ateşinden oluşan bir ‘ahiret’ inancıyla diz çöküp dua edenlerin değil, bilimin ışığıyla aydınlanmış, Tevfik Fikret’in deyimiyle ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller’ yetiştirmekle yükümlü eğitimcilerin işidir.”
Tanıştığımızda ben 14 yaşındaydım, o yedisindeydi. Hep kenetlenerek sürmüştü bağlantımız. Çok acılar çektim, hiçbiri onu yitirme kadar sarsmadı beni... Işıklar içinde uyu kardeşim, can yoldaşım!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Afyonkarahisar'da feci kaza
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Yoğun kar yağışı beklenen iller açıklandı!
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Yıkımda son perde
- Dünya çapındaki sıralama: Türkiye'den 4 üniversite
- AKP'li Güler'den Ufuk Uras'a yanıt
- Galatasaray'da maç sonu gerginlik!
- Yandaş yazar, son anket sonuçlarını açıkladı!