Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Korunanlar, sömürülenler, satılanlar, öldürülenler...

27 Ekim 2019 Pazar

TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, yeni hayvan hakları kanunu için önerilerini bir raporla TBMM Başkanlığı’na sundu.
Daha önce taslak raporla ilgili düşüncelerimi bu köşede yazmıştım. Kesinleşen raporda, taslağa göre birkaç ufak iyileştirme olsa da, genelinde hayvanlar arasında ayrım yapan türcü yaklaşım hâkim.
Sokakta yaşayan/evde bakılan hayvanların korunması için ayrıntılı düzenlemeler yapılırken, diğer hayvanların nasıl esir edileceği, üzerlerinde hangi koşullarda deney yapılacağı, hangi şartlarda alınıp satılabileceği ve öldürülebileceği belirlenmiş...
Rapordaki çelişkiler hakkında sorularım var.

Petshop’lardaki ikilik niye?
Raporda şöyle bir öneri var: “Petshop’larda kedi ve köpek satışının yerine, üretim çiftlikleri ve ırk derneklerinden hayvan edinme özendirilmeli.” Hayvan barınaklarında yuvalandırılmayı bekleyen binlerce hayvan varken niye öncelik onlara verilmiyor?
Bu önerinin açıklamasında, “Yapılan araştırmalarda ev hayvanı satış yerlerinde kedi ve köpek satışının yasaklanmasının bu yerlerde ciddi bir maddi kayıp oluşturmayacağı sonucuna varılmıştır” denilmiş.
Kedi ve köpek satılmasın ama kuş, kaplumbağa, tavşan satılsın demek mi oluyor bu? Onların esareti ve “mal” yerine konması niye sorun değil? Hepsinin satışı durdurulursa maddi kayıp mı oluyor?!

Hayvan hakları kanunu ve keyif için öldürülen hayvanlar...
Hayvan hakları yasası için öneriler hazırlayan bir komisyonun çağdışı avı durdurmak yerine, avlak alanlar kurup avcılara kendi yetiştirdiğiniz hayvanları öldürün demesi; Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü aracılığıyla hayvan katliamı için açılacak ihalelere sessiz kalması nasıl açıklanabilir?
Hayvanları doğal ortamlarından koparan hayvanat bahçeleri, korkunç bir esaret yarattığı için yenileri açılmıyorsa, var olanlar niye korunuyor? Koşulları iyileştirilmiş kölelik olur mu?
Deniz memelileri gösteri ve terapi merkezlerinin kurulması yasaklansın denilmiş ama mevcut tesislere faaliyetlerini sonlandırmak için iki yıl süre önerilmiş. Birileri maddi kayba uğramasın diye hayvanların iki yıl daha sömürülmesi hakça mıdır?
Komisyon, geleneksel dahi olsa hayvan dövüştürmenin doğru olmadığı, bunun hayvana eziyet anlamına geldiği; ilgili kurumların bu konuda hassasiyet göstermesi gerektiği düşüncesini taşımaktadır” denilmiş. Eziyet olduğu tespit edildiyse niye açıkça yasaklanmıyor?

Atlı faytonlar konusunda yetki İBB’nin!
Atlı faytonlar için bu kez sayı belirtilmemiş ama yine sömürüyü sürdürme önerisi var. Önce “Komisyonumuz, faytonların tüm yurtta bütünüyle kaldırılmasının uygun olacağı değerlendirmesini yapmıştır” deniyor.
Fakat hemen ardından şu eklenmiş: “Ancak, faytonların yüzyıllardır kullanıldığı, tarihi ve kültürel miras değeri taşıdığı bazı noktalarda, belirlenecek standartlar dahilinde, atlı fayton çalıştırılmasına izin verilebileceği değerlendirilmektedir.
Bu nedir biliyor musunuz? “Atlı fayton, atlara zulüm demek, halk sağlığı ve çevre açısından da riskler taşıyor ama tümüyle kaldıramıyoruz; fayton mafyasına teslim olduk” itirafıdır!
Bir şeyin yüzyıllardır kullanılması, devam etmesi için gerekçe midir? “Böyle gelmiş, böyle gider...” Bir dildeki en tehlikeli ifadedir; değişimin ve gelişimin önündeki engeldir.
Belirlenecek bazı noktalar hangileridir? Adalar mı? Yeri gelmişken tekrar hatırlatayım.
Ekrem İmamoğlu, seçimden önce atlı faytonları kaldıracağına söz verdi ve taahhütname imzaladı. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), bir süredir bu konudaki sorularımızı “TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu raporuyla belirlenecek” diye yanıtlıyor.
Konuyu bilmeyenler belki bu yanıta kanabilir ama biz biliyoruz ki, yetki İBB’ye bağlı UKOME’de, TBMM raporunun bağlayıcılığı da yok. İzmir ve Antalya büyükşehir belediyeleri gibi İBB de yetkisi dahilinde Adalar’daki atlı faytonları kaldırabilir.
TBMM Hayvan Hakları Araştırma Raporu, hayvan hakları alanında çağdaş gelişmeleri yakalamaktan uzak, birçok hayvan türünü yine mal, eşya ve köle gibi gören, çelişki dolu bir metindir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları