Sonunda bu da oldu. 

Eşzamanlı çeviri yapan tercüman, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Atatürk’ü öven sözlerini sansürledi; çeviride “Büyük reformist ve karizmatik lider Mustafa Kemal Atatürk” sözüne yer verilmedi.

Üstelik bu rezalet, Saray’da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da olduğu ortak basın toplantısında yaşandı. Ülkede sahtekârlığın bini bir para. Öyle ki çeviri bile bundan kurtulamadı!

Tepkiler büyüdü ama ne Saray’dan ne de hükümetten bir açıklama yapıldı. Her konuda yerli yersiz tweet atan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da doğrudan bir iletişim skandalı olan bu konuda sessizliğini korudu. 

Medyada yer alan haberlere göre, Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından bilgi alınmış, dışarıdan getirilen tercümanın çevirisinde Atatürk’ü söylememesi kasıtlı değilmiş, bir daha aynı tercümanla çalışılmayacağı ifade edilmiş.

Oku ama inanma!

Eşzamanlı çeviri zor iştir ve hızla yapıldığından çok dikkat gerektirir. İki devlet başkanının basın toplantısında görev alanlar işin uzmanı olmak zorundadır. Ayrıca her kelimenin çevrilip Atatürk isminin atlanması da kabul edilebilecek bir “hata” değildir. Bu, ancak bilinçli bir tercihle yapılır. 

Nitekim Abiy Ahmed’in Atatürk’ü öven sözleri, Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde de yer almadı. Böylece bunun bir hata değil, sansür olduğu ortaya çıktı. 

***

Aslında Saray ve AKP çevresinin böyle bir skandaldan sonra sessiz kalması, bugüne kadar izledikleri politikaları düşününce kendi içinde uyumlu.

Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek için yıllardır çabalayanların Mustafa Kemal Atatürk’ün adını bile duymaya dayanamadığını...

Onun adını taşıyan kurumları, binaları ortadan kaldırmak için anayasayı çiğnediklerini...

Cumhuriyet tarihi boyunca halkın vergileriyle yarattığı birikimi har vurup harman savurduklarını...

Atatürk döneminde ülkenin çağdaşlık ve bilim temelindeki aydınlanma rotasını yobazlık ile hurafelere döndürdüklerini...

Tam bağımsızlık hedefi yerine neo-emperyalizmin güdümüne girmeyi seçtiklerini biliyoruz. 

Laikliğe karşı odak olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliği ile karara bağlanan bir partiye de bu yakışır!

***

AKP’nin gerçek yüzünü saklamaya gerek yok. Yıllarca AB’yi, 2. Cumhuriyetçileri, etnikçileri kandırmak için kullandıkları “muhafazakâr demokrat”, “ılımlı İslam” maskeleri çoktan düştü. 

AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” diyerek kafasındaki düşünceyi de net olarak ortaya koydu. “Türkiye’nin inancı” ifadesi bile tek başına anayasaya aykırıyken bunu umursamadıkları gibi şeriatçı terör örgütünün kurduğu Taliban hükümetini tanıyıp görüşmeler yapmaya hazırlandıkları da açık. 

Bazıları AKP’nin asıl yüzünü ABD’nin uydurduğu “Ilımlı İslam” aldatmacasının çöküşüyle görmüş olabilir ama Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan şaşmayanlar, işin en başından beri AKP’nin “ümmet toplumu” yaratma hevesiyle yola çıktığını biliyordu. 

AKP gibi siyasal İslamcı bir partinin Atatürk’ün adını işine geldiği yerde kullanması, ondan hiç söz etmemesinden çok daha tehlikeli. Atatürk, AKP’nin sıkıştığında kendini kamufle etmek için başvuracağı bir araç değildir! 

Artık tüm kartlar açık. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın: 

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, tam bağımsızlık için işgalci emperyalist devletlere karşı verilen Kurtuluş Savaşı sayesinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde, iktidarın kendisi anayasada yazan kurucu ilkeleri çiğniyor ve 19 yıldır Atatürk’ü toplumsal hafızadan silmeye çalışıyor. 

Başaramayacaklar ama gerçek bu.

İlk seçimde Atatürk’ü silmek isteyenleri silmek de bu halkın kurucu lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borcu!